KÖŞE YAZISI
Kayseri’nin Yaralarını Sarmaya Gelen Manevî Bir Işık: Seyyid Burhaneddin Hazretleri
Tarihî kaynaklar, Seyyid Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizî Hazretlerinin neden Kayseri’ye geldiği konusunda net bir bilgi vermez. Mevlânâ ile aralarında geçtiği söylenen bazı menkıbeler, Şems-i Tebrîzî’nin Konya’ya gelişine işaret eden küçük ipuçları sunsa da, bu anlatılar onun Kayseri’ye yönelişinin gerçek sebebini açıklamaya yetmez. O hâlde, büyük bir mutasavvıf neden Konya gibi bir ilim merkezini bırakıp Kayseri’ye geldi?
Bu soruya cevap bulabilmek için, gözümüzü Seyyid Hazretlerinin Kayseri’ye geldiği dönemin şartlarına çevirmemiz gerekir. XIII. yüzyılın ortalarında Kayseri, tarihinin belki de en acı dönemlerinden birini yaşamaktaydı: Moğol istilası ve büyük Türkmen kırımı.
1243 Kösedağ bozgunu, Selçuklu Devleti'nin adeta belini kırmıştı. Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in savaş meydanını terk etmesiyle ordu liderini kaybetmiş, ardı ardına çözülen saflar Anadolu şehirlerini savunmasız bırakmıştı. Moğol kumandanı Baycu Noyan’ın önünde ciddi bir güç kalmamıştı artık. Erzurum’dan sonra Sivas, ardından Kayseri… Moğollar, Kayseri kapılarına geldiğinde şehir adeta kaderiyle baş başa kalmıştı.
Kayseri müdafileri ellerinden geleni yaptılar. Emir Kaymaz’ın direnişi, surların onarılması, halkın omuz omuza verdiği savunma… Fakat içeriden gelen ihanete, yani İğdişbaşı Hajuk oğlu Hüsam’ın Moğollara gizli bilgileri aktarmasına ve sübaşı Fahreddin Ayaz’ın düşmana sığınmasına şehir daha fazla dayanamadı. Kale düştü, Moğollar tutuğunu kesti. Askerler Meşhed Ovası’nda topluca katledildi, şehir yakıldı, yağmalandı, kadınlar ve çocuklar esir edildi. Tarihçilerin ifadesiyle, “Kayseri’de nefes alan bir fert kalmadı.”
İşte böyle bir zamanda çıkageldi Seyyid Burhaneddin Hazretleri.
Bazı rivayetlere göre, Moğolların katliam yaptığı Meşhed Ovası’ndan geçerek Kayseri’ye girdi. Yanan evlerle, yıkılmış mahallelerle, sarsılmış bir toplumla karşı karşıyaydı. Ancak belki de tam bu yüzden Konya’dan buraya yöneldi. Çünkü Kayseri’nin yalnız kalmış, umudunu yitirmiş halkı bir ruhsal dirilişe ihtiyaç duyuyordu.
Seyyid Burhaneddin Hazretleri’nin Kayseri’de sekiz yıl boyunca irşad faaliyetlerini sürdürmesi, bu şehrin ona duyduğu ihtiyacın da onun bu şehre neden geldiğinin de cevabıdır aslında. O, harap olmuş bir şehrin hem yaralarını saran hem de geleceğe yeniden umutla bakmasını sağlayan bir manevî rehberdir.
Bugün Kayseri'nin ruhunda hâlâ hissedilen o derin hikmet iklimi, belki de o zor dönemde gelen bir büyük velinin bıraktığı izdir. Moğolların tarihten silmeye çalıştığı bir şehir, Seyyid Burhaneddin’in nefesiyle yeniden doğrulmuş; kül olan umutlar yeniden yeşermiştir.
Kayseri’nin tarihî hafızasında onun özel bir yerinin olmasının nedeni de tam olarak budur. O, sadece bir âlim veya mutasavvıf değil; felakete uğramış bir şehrin ruhunu iyileştirmeye gelen bir irfan güneşidir.
Seyit Burhanettin Akbaş
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen görüş ve düşüncelerinizi buraya yazınız.