Bunyan carpets and rugs (Bünyan Halı ve Kilimleri)


The town of Bunayn, situated in central Turkey, has been famous as a carpet making center for centuries. Carpets and Kilims of Bunyan are of various types. Silk carpets, artificial silk and wool (floss), natural wool (no dyes), and Bunyan carpets are the major categories produced. Bunyan carpets are woven both at the workshops and in the homes. Weavers usually buy yarn from shops and after finishing their carpet wolud sell it to the same shop in ordar to buy more yarn. The Bunyan floss carpets with silk looking yarns in bright colours, have found favour with Europeans with their attractive designs. They look very much like silk carpets to foreigners. The sizes, designs and number of knots are the same as Bunyan carpets, but the large sizes are rather rare. In the floss carpets chemical dyes are used, because the yarn (floss) can only be dyed with chemicals. Cotton is used as warp and weft and floss is used for the knots. This carpets are considered the masterpieces of Bunyan and as such are sought out by dealers to sell to the foreign trade. Sometimes Bunyan carpets are woven entirelly in silk and will have 600,000 to 700,000 knots per square meter.
Bunyan carpets are offen in floral designs of a typical Oriental carpet. The yarn is cotton and wool dyed with wegetible dyes, and about 120,000 to 150,000 knots per square meter.The Kayseri Bunyan carpets are made in different sizes; from pillow sizes of 62 by 100 cm. to the large 16 square meters carpet. Kayseri natural wool carpets have all the properties of Bunyan carpets execpt there are not as many colours used as in the Bunyan carpets. Colours of white, cream, light and dark brown and sometimes black are used in this types of carpets with the same number knots as in the Bunyan carpets.


BÜNYAN HALISI
Prof.Dr. Oktay Aslanapa:  “Halı, dünya medeniyetine Türklerin hediyesidir” der. Halı kelimesi Türkçedir ve Türkçenin ilk sözlüğü Divanu Lugati-t-Türk’te “kalı” ve “kalıng” şeklinde geçer. Bu kelime, bugün Bünyan’da da kullanılan ve geline verilen çeyiz manasındaki “kalın” kelimesinden başka bir şey değildir. Bilinen en eski Türk halısı, Altay Dağlarının eteklerindeki Pazırık Bölgesinde M.Ö. 4 ilâ 3. Yüzyıla ait olduğu bilinen Pazırık Halısıdır. Halen Leningrad  Hermitage Müzesinde bulunan bu halı 1.89 x 2metrekare ebadındadır ve bir cm. karesinde 36 ilmek bulunmaktadır.
Bu halının dışında Doğu Türkistan’ın Uygur Bölgesinde de birçok halı parçalarına rastlanmıştır. Uygur Türklerinde halı dokumacılığının oldukça yaygınlaştığı gözlenmektedir.
Anadolu sahasında Selçuklulardan kalma halılara rastlanmaktadır. İbni Batuta Seyahatnamesi başta olmak üzere çeşitli seyahatnamelerde Kayseri bölgesinde dokunan halıların yurt dışına ihraç edildiğinden söz edilmektedir. Yurt içindeki cami, mescit, medrese ve konakların birbirinden güzel halı ve kilimlerle döşenmiş olduğu anlatılır. Osmanlı döneminde de halı geleneği Selçukludan bir miras olarak devam ederken ilk kez Bünyan’da dokunmuş el halısı örneklerine Topkapı sarayında rastlanmıştır.
Duvar halısı olarak dokunduğu anlaşılan mihraplı model Bünyan Halısının kenarlarının Kur’an-ı Kerim ayetleriyle süslenmiş anlaşılmaktadır. Yaklaşık 400 sene öncesine tarihlenen halının bugün Azerbaycan’da dokunan halılarla benzerlik gösterdiği görülmektedir. Bünyan’da halı modellerinin isimleri arasında Buhara, Kazak, Şirvan, Fergana (Ferağan) gibi isimler, Türklerin göç yolundaki tarihi izleri bugünlere taşıması açısından da önemlidir.
Tarihi kayıtlara göre, 1910 yılında Kayseri’de 10.000 adet halı tezgâhı bulunuyordu. Başta Bünyan ve Yahyalı olmak üzere Kayseri ve çevresinde üretilen halı ve kilimler en çok aranan el emeği, göz nuru dökülen ürünlerdi. Bu dönemde halı ihracından elde edilen gelir, 250 bin altın lirayı geçmekteydi.  O dönemde Kayserili Dülgerzadeler ve Puzant Abacıyan isimli tüccarların Bünyan’dan aldıkları halıları dış ülkelere sattıkları halkın hafızasında kalmıştır.
Bu ekonomik değer sebebiyle daha kök boya kullanılan Bünyan Halıları için ilçede Halı İpliği Fabrikası kurulmuştu. 1932 yılında İplik Fabrikasının Sümarbank’a satılmasıyla fabrika battaniye ve yünlü dokumaya geçtiğinden bir süre İngilterenin Manchester şehrinden iplik getirilmiştir. Halk arasında “Mancester” adı verilen halılar, bu ipliklerden adını almıştır. Aslında Osmanlı döneminde kök boyacılığında kullanılan cehri bitkisini, özellikle de “sarı cehri” denen türü bu topraklardan götüren İngilizler, ipekli ve yünlülerin boyamasında kullanıyorlardı. Bu ipliklerle dokunan Bünyan Halıları kalitesinden bir şey kaybetmemişti ama sonraki dönemlerde ucuz ve yerli fabrikasyon ipliklere yönelince adeta sonun başlangıcı da yaşanmaya başlanmıştı.
Bünyan Halıları 1980’li yıllara kadar altın dönemini devam ettirdi. Bu tarihlerde Bünyan ve civarında beş bin civarında halı tezgahı bulunduğu kayıt altına alınmıştır. Bu dönemde Bünyan’ın köylerinde de ciddi bir halı üretimi olduğu ve tezgah sayısının 1500 civarına ulaştığı görülmüştür.
Bünyan halılarındaki zarafet ve incelik, renk uyumu ve sağlamlık öne çıkmıştır. Pazırık Halılarındaki gibi Türk düğümünün atıldığı Bünyan Halılarında oldukça fazla halı tipine de rastlanır. Yastık yüzü, minder, heybe, levha, çeyrek (90x130), beşyüz (seccade) (120x180), karyola (altıyüz) (150x240), kelle (yediyüz)(200x300), taban ( 6 metrekare ile 12 metrekare arası), sedir (saf) bunlar arasında sayılabilir.

S.Burhanettin AKBAŞ

Yorumlar