Akmescit / Zerezek Beldesinin Tarihçesi



















































Eski adı Zerezek olan Akmecit Beldesinin yazılı belgelere dayanan tarihi 16. yüzyıla dayanmaktadır. Türk öncesi döneme ait elimizde çok fazla belge ve bilgi bulunmamaktadır. Lakin yine de köyün Bizans kroniklerinde Arasaxa adıyla geçtiği ve manasının da “taş sunak yeri” olduğunu ve köyün yakınlarında bulunan Mışgıran Kalesinin de Meşkıran adıyla geçtiğini görüyoruz.[1]
Bazı araştırmacılar bu dönemle ilgili olarak Arasaxa’nın Kayseri- Maraş yolu üzerinde bulunduğunu, Kayseri’den yaklaşık 40 km. mesafede olduğunu ve adının da Türk söyleyişinde önce Serezek, sonra da Zerezek biçimine dönüştüğünü ifade ediyorlar.[2] Bilge Umar, Cornelius’un (Geschichte der Hethiter, s.301) eserine dayanarak Arasaxa adının “Taş Sunak” anlamına gelen Latince bir isim olarak değerlendirildiğini kaydeder ve kendisinin bu görüşü paylaşmadığını söyler. Kendisi Arasaxa adının Luwi/ Pelasgos dilinde yer alan Arsakes gibi bir sözden gelebileceğini ve bu sözün de akarsu adlarıyla ilgili olduğunu söylüyor.[3]
Bu yörede görülen ve halkın Tahtalas adını verdiği dağ için ise bazı görüşler ileri sürülmüştür. Bunlardan birisi Yunan mitolojisinde “ağır yük taşıyan Tantalos”a binaen bu ismin verildiği yönündedir. Yani kelime eski Yunanca’ya ve Grek diline dayanır deniyor. Bilge Umar ise bu ismin “danda” yani ağaç anlamına gelebileceğini ifade ettiği gibi Eski Anadolu halklarının tanrıçalarından “Dada”nın adından gelebilme ihtimalinin daha yüksek oluşundan da bahseder.[4]
Bölgenin Türk dönemi tarihine baktığımız zaman ilk bilgileri Maraş Tahrir Defterinden elde ediyoruz. 1563 yılında tutulan tahrir defterinde Zerezek’in de içinde bulunduğu havalinin Zamantı ve Çörümşek Nahiyeleri adıyla Maraş’a bağlı oldukları görülmektedir. 1530 yılının bilgilerini veren 998 numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyar-ı Bekr ve Arap ve Zülkadriye Defteri ise Zerezek Yörükleri tabirini kullanıyor ve bunları da Selmanlı Yörüklerinin bir kolu olarak gösteriyor.[5] Selmanlılar ya da Süleymanlılar adıyla geçen bu topluluk Zamantı Yörükleri arasında önemli bir yekün tuttuğu gibi Kayseri’de de bu tarihlerde bir mahalle kurdukları ve bu mahalleye de Selmanlı adını verdiklerini görüyoruz.
Zerezek’te bulunan Selmanlı topluluğunun daha sonra Kayseri taraflarına indiklerini Kayseri’de bir mahalle kurmalarından anladığımız gibi, Talas’a bağlı olan ve Zerezek’e oldukça yakın mesafede bulunan Süleymanlı köyü de göçün bu istikamette olduğunu gösteren bir delil olarak kabul edilebilir.
1563 yılının bilgilerini veren Maraş Tahrir Defteri ise Zamantı bölgesinde Çiçekli, Akdağlı Türkmenleri ile birlikte en kalabalık Türkmen topluluğunun Süleymanlılar olduğunu gösteriyor ve bu oymağın Güney mezraında (Karatay Sultan Vakfına kayıtlı) ve Zerezek köyünde 37 nefer olarak bulunduklarını söylüyor. [6]
Yine Maraş Tahrir Defterine göre, Zerezek köyünde 6 nefer eşkinci bulunuyordu. Eşkinci tabiri, sipahiler için kullanılan bir tabir olup o yıl harbe katılan askere sipahi denmekte olup diğer yıl aynı sipahiler sefere katılmazlar ve köylerinde ekip biçmeye ve dinlenmeye bırakılırlar, o zaman da adları eşkinci olmaktadır. Yani bu dönerli bir sistemdir. Bir bölük sipahi sefere katılırken, diğerleri köyde kalır ve beklerler. Gelecek yıl ise, sefere katılanlar döner ve köyde bekleyenler (eşkinciler) orduya katılırlar ve sipahi olurlardı.
Bu sipahilerden sadece Süphanverdi ailesinden Yusuf ve biraderi Yakup’un adlarını biliyoruz. Köyde bu tarihte iki çiftlik vardır. Bunlardan birisi Hamzaoğlu Elhan Çiftliği olarak biliniyor. (Bu aileye 1872 Kayseri Vergi Defterinde de rastlanıyor ve bir hane sahibinin adı Hamzaoğu Yüzbaşı Mehmet olarak gösterilmiş.)[7]
Halkın anlattığı bir ifadenin oldukça gerçekçi bir yönü olduğunu düşünüyorum. O da Zerezek’te köyün ilk yerleşeni olarak kabul edilen Hacı Ağalara padişah tarafından Hamurkesen mevkiinin verilmesi ile ilgili ifadelerdir. Burada geçen Hamurkesen sözü basit bir söz olmayıp adını Enbiya v.i. Hamırkesen’den alan bir Türkmen topluluğunun adıdır. 1570 yılında Bünyan yöresinde görülen bu Hamırkesenliler Koramaz Nahiyesinde (Bünyan yöresinde) 20 hane olarak gösterilmişlerdir.[8] Bu kabilenin uzantıları Irmak Kenarı nahiyesinde (Kızılırmak boylarında), Kayseri şehir merkezinde ve Yahyalı’da da mevcuttu.
1872 yılı vergi defterinde belde sakinleri şöyle geçmektedir:
Balcı oğ.HalilEski Hasan oğ.AliKara oğ.MehmetNal kıran oğ.BekirSultan oğ.Halil İbrahimDurmuş oğ.DuranKuşçulu oğ.İsmailKubal?oğ.BekirÖmer Osman oğ.MustafaKara oğ.MehmetHamza oğ.Yüzbaşı MehmetAziz oğ.Abdül kerimKara şacıl oğ.Osmanİlyas oğ.Ömerİmam oğ.Arap AliÇavuş oğ.SeyfullahGök Ali oğ.Hacı AliElbistanlı oğ.RamazanÇanak oğ.AhmetBayezit oğ.HalilVasvas oğ.AliOsman bey oğ.OsmanBalcı oğ.HalilBezirci oğ.BekirKara oğlan oğ.AliElmacı oğ.AliKör Hüseyin oğ.ÖmerSelatin oğ.AliHane =35Mektep =2Kuyu =2Seten =2Bahçe =1 parçaArazi adlarıKöy önü Deve gediğinin başıİz kıran deresi Göl yeriKüçük höbek Ak bayır mevkiOturumlu yeri Cingil yurduÇatal höyük Koz? Viran mevki[9]
Köyde eski Türkmen geleneklerine uygun olarak İmamoğlu, Nalkıran, Köseoğlu, Beyazıtoğlu gibi aile lakapları alınmıştır.[10] 1988 yılında Bünyan ilçesine bağlı bir belde (belediye) haline dönüştürülen Zerezek, adını da değiştirerek Kırım Tatarlarının başşehri olan Akmescit’in adını almıştır.
[1] Herbert Hunger, Tabula İmper II Byzantin, Wien 1981, s.237
[2] Nezahat Baydur, Kayseri Tarihi, s.24
[3] Bilge Umar, Türkiye’de Tarihsel Adlar, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1993, s.110-94
[4] A.g.e., s.200
[5] 988 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyar-ı Bekr ve Arab ve Zülkadriye Defteri, (937/1530) II, Dizin ve Tıpkı Basım, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, yayın no:40, Ankara, 1990
[6] Refet Yinanç- Mesut Elibüyük; Maraş Tahrir Defteri (I-II Cilt), Ankara Üniversitesi Yayını, Ankara, 1988
[7] Refet Yinanç- Mesut Elibüyük; Maraş Tahrir Defteri (I-II Cilt), Ankara Üniversitesi Yayını, Ankara, 1988 ve Hüseyin Cömert Hocamızın daha basılmamış olan Kayseri Vergi Defteri -1872 incelemesi.
[8] Mehmet İnbaşı, “XVI.Yüzyılda Kayseri ve Civarında Görülen Yörük- Türkmen Cemaatleri”, II.KYTSB, Kayseri, 2000
[9] Bu bilgiler Hüseyin Cömert Hoca’nın 1872 Kayseri Vergi Defteri incelemesinden alınmıştır. Bu eser basılmayı beklemektedir.
[10] S.Burhanettin Akbaş, Kayseri’de Yörükler ve Türkmenler, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Yayını, Kayseri, 2005

Seyit Burhanettin AKBAŞ

Yorumlar