Ekinciler / Zekli Ali Efendi'nin Ağıdı /BÜNYAN











Fotoğraflar: Burhanettin AKBAŞ & Neşe AKBAŞ









Bünyan'ın Ekinciler köyünün eski adı Zek'tir. Tarihi çok eskilere dayanmakla beraber şu an köyde Türkmenler / Türkler / Oğuz soyundan insanlar oturmaktadır. Küçük ve şirin bir köyümüzdür. Bizim zaman zaman uğradığımız, eşi dostu, akrabayı ziyaret ettiğimiz bir yerdir. Bu pazar da bir nişan törenindeydik Ekinciler'de... Bizde yaz demek düğün demek, nişan demek, sünnet demektir aynı zamanda. Köyü ve köy düğününü özleyen dostlarıma birkaç fotoğraf sunayım.
Bir zamanlar Zek köyünden Ali Efendi'nin ağıdını derlemiş ve kitabıma almıştım. Bu ziyaretimde Ali Efendi'nin torunlarını köyde buldum ve onların ayranlarını içip sohbet etme imkânı buldum. Bu ağıdı da bir belge olarak bu sayfalara naklediyorum:

Zekli Ali Efendi’nin Ağıdı

Zekli Ali Efendi Bünyan’ın Zek (Ekinciler) köyünden olup Bünyan’dan evliymiş. Ali Efendi, Uzunköprü (Edirne)’de askerlik yaparken öldürülmüş. Ağıdını karısı ile kız kardeşi söylemiş.
Ağ odada güllü beşik
Altaydır yanmıyor ışık
Sen gideli Ali Efendim
Kollarım sallamaz beşik
Yıldızı (1) dışa çıkartma
Ben suyunu getiririm
Ali Efendim gelecene(2)
Üç bebekle otururum
Uzunköprü’nün köprüsü
Nerde askerin toplusu
Allah Allah yardım eyle
Sekiz bacının atlısı
Ben Bünyan’a gider idim
Yolum uğradı çeşmeye
Gelirim anam gelirim
Gene yonca biçmeye
Çırpılık’tan toz yekindi
Uşağın önü söküldü
Tez gelesin Ali Efendim
Yıldız bazara çekildi
Türlü türlü gelir kağat
Bende de kalmadı takat
Şaşırmış babamın oğlu
Kolundan aldırmış saat
Bir odada dört pencere
Uyunmuyor uzun gece
Gardaşımı yudu mola
Uzunköprü’deki hoca
Şura değil bura değil
Çarık giyim de arayım
Gardaşın saçı dolaşmış
Tarak verin de tarayım
Uzunköprü’nün yolları
Şirin gardaşın dilleri
Nasıl kıydın kadir Mevlam
Soldu bahçemin gülleri
(1) Yıldız: Ali Efendi’nin atının adı imiş.
(2) Gelecene: gelinceye kadar manasındadır.
Kaynak: S.Burhanettin AKBAŞ, Bünyan ve Yöresi Halk Edebiyatı Folklor ve Etnografyası, Kayseri, 1994
Neşe AKBAŞ'ın bu ağıt için notu:
Burhanettin Bey'e bu güzel paylaşım için teşekkür ediyorum.Burada bahsedilen Ali Efendi benim teyzemin eşiydi. Teyzem rahmetli bu konuda çok hassastı ve konuşmaya çekinirdi.Ama bir gün bizde bir konuşmasında yanındakilerle konuşurken bende çocuktum ve merakla oturup anlatılanı sanki hikaye gibi dinlemiştim. Aklımda kalanları sizlerle paylaşmak istedim. Teyzem Bünyan'dan Zek Köyüne gelin gider ve üç çocuğu olur. Ve bu arada eşi Ali Efendi askere gider. Kocası askerdeyken köylük yer işleri kadınlarda yapıyorlar.Bir gün teyzem harmanda kayınvalidesi Mesude ile iş yaparken başındaki rengarenk çiçekli yazmasını rüzgar alır savurur.Teyzemin başı açık kalır bu arada oradan kayın validesi yada yanındakilerden birisi teyzeme siyah bir yapık (yazma)verir ve al şununla başını kapat der. Teyzem uçan güzel yapığının arkasından baka kalır ama başıda açık duramaz siyah yapığı gönülsüzde olsa bağlar.Bu durumun üzerinden tam bilmiyorum ama kısa bir süre geçer ve kocası Ali Efendinin ölüm haberi gelir. Teyzem sanki bu olayla eşini kaybetmeyi örtüştürür ve yas işareti olarak bu olayı anlatırdı.Şimdi hepsi rahmetli oldu bizede onların hatıralarına sahip çıkma ve üzücü de olsa kültürümüzde olan bu ağıtları ve hikayelerini paylaşmak düştü.Allah rahmet etsin.

Yorumlar