Güddülün Ahmet Ağa (Mehmet Sıtkı Işıtır)


Sonra kuru odun toplamaya başladık. Yükümüzü yetirdik, ikişer şelek yaptık. Eşşeklere attık, yola düştük geliyoruz. Sığır da Kayapunar'a gelmiş, yayılıyor. Sığır çobanı da Güddülün Ahmet Ağa... Yanında iki tazı, üç dört zağar it...
O sırada kaymakam, Güllüce'ye gidermiş. Orada durur. Kaymakam:
-Oğlum Ahmet, ne yapıyorsun diyor.
Ahmet Ağa:
-Nebiyim (ne bileyim) efendim, sığır mığır yayıyorum diyor.
Kaymakam:
-Oğlum Ahmet, sığır sığır ya mığır hangisi diyor.
Ahmet Ağa:
-Efendim, sığır şu büyükler, mığır da şu küçükler diyor.
Bu cevap kaymakam beyin hoşuna gidiyor. Bir kahkaha atıyor ama derdi Ahmet Ağayı konuşturmak.
Kaymakam:
-Oğlum Ahmet, şu köpekler nedir diyor.
Ahmet Ağa:
-Ne bileyim efendim, tazı mazı diyor.
Kaymakam:
-Ulan oğlum Ahmet, tazısı tazı da mazısı ne diyor.
Ahmet Ağa:
-Efendim tazı tazı ya, mazı da şu küçükler diyor.
Kaymakam, al bir sigara yak deyip ona sigara veriyor ve yoluna devam ediyor.

Yorumlar