BÜNYAN SULTAN HANI
İnceleme Tarihi :Haziran 2006
Yeri : Eser Kayseri-Sivas yolunun 46. kilometresinde bulunan Tuzhisar kasabasında yer
almaktadır.
Bugünkü durumu: Günümüzde kullanılmamaktadır.
Tarihi : 13.yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş olmalıdır.
Plan ve mimari özellikleri : Sultan Hanı
güneyden kuzeye doğru çok az meyillenen
bir araziye inşa edilmiştir. Han, yolcu, yük
ve hayvan üçlüsünün konaklaması esnasında ihtiyaçların karşılanacağı barınak ve servis
mekânlarını kapsayan iki kütle olarak tasarlanmıştır. Bunlardan kuzey taraftaki bölüm avlu
kısmı olup güney taraftaki kapalı barınak bölü-
münden daha büyük olarak tasarlanmıştır. Yapı,
yüksek ve farklı biçimde payanda ve kulelerle
desteklenmiş duvarlarıyla adeta küçük bir kale
kimliği arz etmektedir. Kervansarayın girişinin
bulunduğu kuzey cephede, taçkapının iki yanında silindirik kesitli ve birbirine bitişik demet paye biçiminde tasarlanan payandalar, hem
duvarı destekler hem de bugün büyük bölümü
yıkılmış olan avlu taçkapısına çerçeve oluştururlar. Kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerdeki kuleler yıldız kesitlidir. Avlunun yan duvarlarında
birer, kapalı barınak kısmın yan duvarlarında
ikişer destek payandası veya kule yer almaktadır. Ön cephedekilerin dışında bu desteklerin
çokgen ve yarım daire şeklinde tasarlandıkları
ve üzerlerinin konik birer külahla kapatıldığı
gözlenirken, giriş cephesinin köşesindekilerden kalan bakiyelere göre bu kulelerin saçak
seviyesinde başlayan mukarnaslarla genişleyerek yükseldikleri dikkati çeker. Kuzeydoğu ve
kuzeybatı köşedeki kulelerin üst kısmında tüm
yüzeyi dolaşan kuşakta iki şeridin geçmeler
yapmasıyla oluşan dört kollu yıldız geçmelerle
dairesel düğümler yapan şeritlerin oluşturduğu
geometrik bezeme yer alır. Kuzeybatı köşedeki kulenin orta kısmında yüzeyden çökertilmiş
dikdörtgen biçimli kartuş içinde taşın erimesiyle tahrip olduğundan dolayı tam okunamayan bir yazı yer almaktadır. Buradaki yazının “amel-i Yadigar (?)” ibarelerini içerdiğinden bu
ismin kervansarayın mimarı olduğu ileri sürülmüştür. Duvar yüzeylerinden çıkıntı yapan bu
desteklerin iç mekândaki hiçbir kemeri hizalamamaları oldukça ilginçtir. Dış cephede duvar
yüzeyini hareketlendiren önemli unsurlardan
biri olarak stilize arslan başı şeklinde düzenlenen ve dönem içinde çok sayıda yapıda örneklerini gördüğümüz çörtenlerdir.
Kervansaraya kuzey cephenin biraz doğusuna kaydırılmış olan ve duvar yüzeyinden profillendirilerek içe doğru yerleştirilen taçkapıdan
girilmektedir. Taçkapıyı çerçeveleyen sivri kemerin üzengi taşından sonraki üst kısmı tamamen yıkılmıştır. 1970’den sonra yapılmış onarımlarda taçkapı duvarının taşları büyük oranda değiştirilmiş, orijinal bezemeli parçalardan
bazıları duvar üzerinde bırakılmıştır. Taçkapı,
yanlardan ve üstten genişlikleri farklı üç bordürle kuşatılmıştır. Ayrıca üç bordür de taçkapı
kemerini çerçevelemektedir. Bordürlerin tamamında kabartma olarak yapılmış geometrik bezeme görülmektedir. Taçkapı nişi üzerleri orijinalinde bezemeli oldukları anlaşılan zar başlıklı
sütuncelerle sınırlandırılmıştır. Sütunce başlığı
üzerindeki bitkisel bezemeli bakiyelerden kav-sara köşeliklerinin bitkisel kompozisyonlarla
doldurulmuş olabileceği anlaşılmaktadır. Taç-
kapının yanlardaki yığma sövelere oturan basık
kemeri, iki renkli taşın dönüşümlü olarak aralara
yerleştirilen silindirik biçimli taşlarla zıvanalı
şekilde örülmesiyle oluşturulmuştur. Bu kemerin üzerindeki kornişin yüzeyi geometrik kompozisyonla süslenmiş, taçkapı nişi de dokuz sıra
mukarnasla örtülmüştür. Taçkapı yan nişleri üç
cepheli olarak düzenlenmiş olup üç sıra mukarnaslı kavsaraya sahiptir. Kavsaranın üzerinde
sivri kemerle çerçevelenmiş yüzeye ve bu yüzeyi kuşatan kemerin meyillendirilmiş alnına geometrik bezemeler işlenmiş, kemer köşeliklerine
de altı yapraklı rozetler kabartılmıştır.
Taçkapıdan avluya geçişi sağlayan dikdörtgen plânlı holün üzeri yıldız çapraz tonozla örtülmüştür. Bu holün avluya bakan cephesindeki
sivri kemer duvara gömülü ve kenger yapraklarıyla bezenmiş yastıklara oturmaktadır.
Avlunun doğu ve batı cephesiyle, kuzey
cephede giriş eyvanının iki yanındaki mekânlar
asimetrik düzenleme gösterirler. Avlunun doğu
cephesi, her sırada ikişerden toplam 12 yığ-
ma ayağa atılmış sivri kemerlerle yedi gözlü
bir çifte revağa sahiptir. Her bölüm, doğu-batı
doğrultuda derinliği olan ve sivri tonozla örtülü
mekânlar olarak tasarlanmıştır. Böylece avluda
yolcu ve hayvanların barınabileceği kısmen kapalı daha geniş bir mekân ortaya çıkarılmıştır.
Avlunun batı cephesi, altı yığma ayağa
kuzey-güney yönünde atılan sivri kemerlerle
yedi bölümlü bir revakla, revak arkasındaki kapalı mekânlardan oluşur. Bu cephede, bir bö-
lümü işgal eden hamamdan başka birbirinden
ayrı üç mekân görülür. Bu mekânlardan güney
köşedekiler ara duvarlarına açılan bir kapıyla
irtibatlandırılmış doğu-batı doğrultuda dikdörtgen şeklinde bir sivri tonozla örtülmüş iki odadan oluşmaktadır. Hamamın güneyinde yer alan
mekâna doğu cephedeki tek kapıdan girilmektedir. Burada ikisi doğu-batı, biri kuzey-güney
doğrultuda tasarlanmış dikdörtgen boyutlu ve
birbirine geçilebilen üç mekân görülmektedir.
Bunlardan güneydeki odanın batı duvarına açı-
lan ve birbirine çapraz olarak yerleştirilen pencere oldukça ilginç bir tasarımdır. Bu mekânlar
herhalde hana gelen ve kalabalık maiyetleri
olan sultan veya bey gibi devlet adamlarına
ya da zengin tüccarlara tahsis edilmekteydi.
Kimi hanların bir devlet dairesi olarak önemli
görüşmelere ev sahipliği yaptığı bilinmektedir.
Ortadaki tek mekânın güney, kuzey ve batı duvarlarını zeminden yaklaşık olarak 1,5 m. yükseklikte dolaşan korniş burada bir asma kat dü-
zenlemesinin olabileceğini akla getirmektedir.
Avlunun kuzey cephesinde, batı tarafta hamamın külhan bölümü dışında iki dikdörtgen
mekân görülmektedir. Bunlardan doğu taraftaki mekan doğu-batı doğrultuda dikdörtgen bir
mekan olup, güney ve kuzey duvarı ortasından
çıkıntı yapan ayaklara kuzey-güney doğrultuda
atılmış kemerle iki mekan olarak düzenlenmiş-
tir. Bu mekânlardan batıdaki sivri, doğudaki
beşik tonozla örtülmüştür. Batıdaki mekâna
güneydoğu köşesine açılan kapıdan girilmektedir. Doğu-batı doğrultuda dikdörtgen plânlı bu
mekânın üzeri de sivri tonozla örtülmüş olup,
batı duvarına sonradan açılan bir kapıyla hamamın külhan kısmıyla irtibatlandırılmıştır. Avlunun kuzey cephesinin doğu tarafında bulunan
iki mekân da güney-kuzey doğrultuda dikdörtgen mekânlar olup, doğudaki bir köşe eyvanı
olarak düzenlenmiştir. Her iki mekânın üzeri
de sivri tonozla örtülmüştür. Avlunun iç cephesinde saçak seviyesinde dört yönden dolaşan
mukarnaslı korniş dikkati çeker. Avlu kuzey
cephesinin batı duvarına bitişik olarak yapılan
merdivenle hanın damına çıkılmaktadır.
Hamam: Kervansarayın hamamına batı
cephenin kuzey cephesine açılan basık kemerli kapıdan girilmektedir. Hamam tek mekânlı
olarak değil, soyunma, soğukluk, sıcaklık, su
deposu ve külhan bölümlerinden oluşmaktadır.
Hamamın üst örtü seviyesi ısı yalıtımı gözetilerek hanın genel üst örtüsünden daha aşağıda
tasarlanmıştır. Hamamın soyunmalık bölümü
yaklaşık kare ölçülerde bir mekân olup üzeri
doğu-batı yönünde uzanan sivri tonozla örtülmüştür. Mekân batı tarafta dam döşemesinin
üstüne açılan mazgal pencere ile aydınlatılmış-
tır. Soyunmalığın güney cephesinin batı köşesine açılan kapıdan soğukluğa geçilir. Yaklaşık
kare ölçülerdeki bu bölümün üzeri üçgen bingilerle geçilen kubbe ile örtülmüştür. Kubbe üzerine açılan üç adet yuvarlak ışık gözü ile mekân
aydınlatılmıştır. Sıcaklık mekânına soğukluğun
batı duvarının güney köşesine açılan kapıdan
geçilmektedir. Kare ölçülerdeki mekânın üzeri
tekne tonozla örtülmüştür. Tonoz üzerine yerleştirilen aydınlık feneriyle aydınlatılan sıcaklık mekânında tüm cephelerde birer musluklu
ayna taşı bulunur. Kurna yoktur. Kuzey duvara açılan pencere ile su deposu irtibatlandırılmıştır. Sıcaklığın kuzey tarafında üzeri beşik
tonozla örtülü doğu-batı yönünde dikdörtgen
bir mekân olarak düzenlenen su deposu bulunmaktadır. Su deposunun kuzeyinde hamamın
külhanı yer alır. Külhanın bulunduğu güneykuzey yönde dikdörtgen mekânın batı duvarına
orijinalde açılan kapı günümüzde kapatılmıştır.
Bu mekânın doğu duvarına açılan kapıyla do-
ğudaki dikdörtgen mekânla irtibat sağlanmıştır.
Bu duvar içinden geçen su künklerini görmek
mümkündür. Dolayısıyla bu duvar içinden
künk geçtiğine göre orijinalinde burada kapı
yoktu ve külhan bölümüne batıda bugün kapatılmış olan kapıdan girilmekteydi.
Mescit: Avlu ortasında, Ağzıkarahan, Aksaray Sultan Hanı ve İshaklı Han gibi örnekleri arasında en süslüsü olarak nitelenen ve L
biçiminde dört yığma ayağa atılmış dört sivri
kemerle fevkani olarak düzenlenen mescit yer
almaktadır. Kemer açıklıkları doğu ve batı
cephelerde eşit iken, kuzey cephe kemer açıklığının güney cepheden daha dar olduğu gözlenmektedir. Mescidin alt katının üst örtüsü
çapraz tonoz olup burada bir çeşme veya havuz olup olmadığına dair herhangi bir kalıntı
yoktur. Yapılacak bir kazı bu soruları ortadan
kaldırabilir. Mescit ibadet mekânına, kuzey
cephede iki kanatlı olarak düzenlenen 11 adet
basamaklı merdivenle çıkılmaktadır. Mescidin
kuzey cephesindeki taşıyıcı kemerin yüzeyi
diğerlerinden farklı olarak yalın bırakılmıştır.
Basamakların birleştiği seviyenin alt kısmına
kırık çizgi sisteminden gelişen 10 kollu yıldız
bezemesinin işlendiği dairesel madalyon kabartması yapılmıştır. Diğer üç cephede olduğu
gibi kuzey duvar, kenarlardan ve üstten dola-
şan iki sıra bordürle çerçevelenmiştir. Dıştaki
ince bordür yüzeye oyulmuş yarım yıldız dizisinden, geniş bordür ise iğ biçiminde kapalı
şekiller ve yatay ve düşey geçmeler yapan kırık
çizgilerin oluşturduğu sonsuz karakterli bir geometrik kompozisyonla süslenmiştir. Aralarda
oluşan sekizgenlerin yüzeyine sekiz yapraklı
çiçek kabartması işlenmiştir. Duvar yüzeyinde
mescit kapısının eşiği hizasında bulunan dairesel madalyonlardan doğudakinin yüzeyi rumipalmetli bitkisel, batıdakinin yüzeyi beşgenler
ve kırık çizgilerden oluşan geometrik kompozisyonla hareketlendirilmiştir. Ayrıca duvar kenarları yüzeyi örgülü geçmeler yapan şeritlerle
süslenmiş sütuncelerle sınırlanmıştır.
Mescit kapısı, iki bordürle üç yönden kuşatılmıştır. Dıştaki bordür yarım yıldız dizisini,
içteki kalın bordür ise kırık çizgi sisteminden
gelişen 16 kollu yıldızların yarım örneklerinden oluşan geometrik bezemeleri içerir. Yandan sütuncelerle çerçevelenen kapı nişi beş sıra
mukarnasla kapatılmış, bir sivri kemerle de
kuşatılmıştır. Üst köşelerde yine birer dairesel
madalyon kabartması yer almaktadır.
Mescidin batı cephesinde kemer alnı iki kuşak
olarak bölünmüş, üsttekine düğümlü geçmeler
yapan şeritlerle meydana getirilmiş geometrik
bezeme, alttakine ise yüzeye oyulmuş yarım yıldız dizisi işlenmiştir. Cephe ortasına tasarlanan
ve biçim itibariyle bir kapıyı andıran pencere ise
yarım yıldız ve farklı biçimlerde sekizgenlerle
oluşturulmuş geometrik bezemeli iki bordürle
kuşatılmıştır. Pencere nişi dört sıra mukarnaslı
kavsaraya sahiptir. Pencere atkı taşının yüzeyine
altıgen şeklinde bir madalyon ve köşelerde dairesel profilli şeritlerin oluşturduğu geçmeli dü-
ğümlerin yer aldığı süsleme yapılmıştır.
Güney cephe sağır bırakılmıştır. Kemer yü-
zeyi, doğu cephe kemeriyle aynı tarzda tezyin
edilmiş olup, iki kuşağa bölünmüştür. Üst ku-
şaklar batı cephe kemeriyle aynı kompozisyonu paylaşmakta, alt kuşakta ise gövdesi düz ve
ters S şeklinde kıvrımlar yapan iki ejder betimlenmiştir. Kemer kilit taşına, profilden birbirine bakar tarzda işlenen ejderler kulaklı, badem
gözlü, çenesi açık ve dişleri belirgin olacak şekilde tasvir edilmişlerdir.
Doğu cephe ortasındaki pencere, dıştan
yarım yıldız dizisi, içten kırık çizgi ve kapalı
geometrik biçimlerle meydan gelen sekiz kollu yıldızlardan oluşan geometrik bezemeli iki
bordürle çerçevelenmiştir. Pencere lentosu yatay ve dikey eksende alt ve üst geçmeler yapan
şeritlerin oluşturduğu geometrik bezemeyle
süslenmiş, pencere nişi dört sıra mukarnaslı
kavsarayla örtülmüştür.
Mescidin kuzey duvarının batı tarafında duvar içine yerleştirilen ve ezan okumak için dama
çıkışı sağlayan merdiven yer almaktadır. Güney
duvarı ortasına yerleştirilen mihrap beş cepheli
olup biri yarım yıldız dizili, diğeri kırık çizgi sisteminden gelişen 12 yıldız örneklerinin yarısı-
nın tatbik edildiği geometrik kompozisyonlu iki
bordürle çerçevelenmiştir. Tepelik uygulaması-
nın olmadığı mihrabın nişi beş sıra mukarnaslı
kavsarayla örtülüdür. Mihrap alınlığı, rumi ve
palmetler taşıyan kıvrımdallardan oluşan grift
bitkisel kompozisyonla süslenmiştir. Alınlık bezemesi yarım kalmıştır. Niş içinde yer alan ikinci niş üç sıra mukarnas kavsaralı olup alınlıkta
kaval silmelerin meydana getirdiği düğümlü
yüksek kabartma bezeme yer almaktadır.
Kervansarayın kapalı barınak kısmına avlunun güney duvarından dışa taşırılmış olan taç
kapıdan girilmektedir. Taçkapı, avlu taçkapı-
sındaki gibi üç bordürle çerçevelenmiştir. Her
iki taçkapıda da birinci ve üçüncü bordürün
kompozisyonları her iki yana T şeklinde çı-
kıntılar yapan meandırlarla süslenmiştir. İkinci
bordürün yüzeyi ise kırık çizgiler ve düzgün ongenlerin meydana getirdiği on kollu yıldızlarla
süslenmiştir. Bu bordürlerden sonra eğimlenen
yüzeyi yarım yıldız dizisinin oluşturduğu bir
bordür kuşatmaktadır. Taçkapı sivri kemerinin
yüzeyi üç kuşağa ayrılmış, birinci ve üçüncü
kuşaklar yarım sekizgenlerin geçmeler yapmasıyla meydana gelmiş dört kollu yıldızlarla süslenmiştir. Ortadaki bordür ise yarım yıldız dizisini içermektedir. Taçkapı kavsarası dokuz sıra
mukarnastan oluşmakta, kavsara köşeliği ise
yatay ve dikey eksende dizilen gamalı haçların meydana getirdiği geometrik kompozisyonla bezenmiştir. Taçkapı yan nişlerinin kavsara
köşeliklerinde sekizgenler, kapalı geometrik
şekiller ve kırık çizgilerden oluşan geometrik
bezeme yer almaktadır.
Kapalı barınak kısmı, 24 bağımsız yığma
ayağa ve duvarlara doğu batı doğrultuda atılmış sivri kemerlerle girişe paralel yedi sahınlı
olarak düzenlenmiştir. Diğerlerinden daha dar
tutulan orta sahın güney-kuzey, diğerleri doğubatı doğrultuda atılmış sivri tonozla örtülmüş-
tür. Orta sahnın ortası bir kubbeyle örtülmüştür.
Kubbeye pandantifle geçilmiş, pandantifler kabartma birer rozetle süslenmiştir. 1968 yılında
yıkılmış olduğu görülen kubbenin kasnağına
açılan dört pencere yuvarlak açıklıklı olup iç-
ten sekiz dilimli mazgal şekilde düzenlenmiş-
tir. Kasnakta pencerelerin bulunduğu hizada
yüzeysel olarak kabartılmış dekoratif kemer
dizisi dikkati çeker. Bu kuşağın üzerinde Fetih
suresinin ilk dört ayetinin işlendiği yazı bordü-
rü, onun üzerine de üç sıra mukarnastan oluşan
bir kuşak bulunmaktadır (Foto:20).
Kapalı bölümde orta kısmın iki yanındaki
koridorlarda zeminden 50-60cm. yükseltilmiş
sekiler yer almaktadır. Karatay’daki örneklere
bakılarak burada da var olduğunu düşündüğü-
müz taştan oyma yalak şeklindeki yemlikler
günümüze ulaşamamıştır.
Süslemesi : Süsleme taş malzemeye bağlı
olarak kabartma ve oyma teknikleriyle yapılmıştır. Yukarıdaki paragraflarda bahsedildiği
gibi bezemeler, taçkapılarda, iki köşe kulesinde ve Köşk Mescitte toplanmıştır. Taçkapıların
geometrik bezemelerin yanı sıra, özellikle avlu
taçkapısında kavsara köşeliğinin bitkisel bezemeli olduğunu gösteren bakiyeler taşıdığı dikkati çekmektedir. Öte yandan avlu saçağını dola-
şan mukarnas korniş örnekleri içinde özel bir yer
tutar. Yapının bezeme yönünden en yoğun kısmı
Köşk Mescididir. Dış cephede ağırlıklı olarak geometrik bezemelerle dairesel rozetler ve kemer
yüzeyinde ejder figürleri görülür. Bolluğu, yağ-
murlar ve dolayısıyla bereketi simgeleyen ejder
figürlerinden dolayı figürlü bezemenin yer aldığı
ilk kervansaray olarak nitelenir. Mescit mihrabında ise kavsara köşeliği tamamlanmamış girift
bir bitkisel kompozisyonla süslenmiştir. Sonuç
olarak yapının bezemesinde geometrik, bitkisel,
figüratif, mukarnas ve yazı gibi pek çok örneğin
yapının farklı yerlerinde kullanılmış olduğunu
söylemek mümkündür.
Malzeme ve teknik : Yapının beden duvarlarında oldukça düzgün kesme taş kullanılmış-
tır. Duvar arasında yer yer kireç harçla birlikte
moloztaş dolgu kullanıldığı yıkılan bazı bö-
lümlerden anlaşılmaktadır. Derzler çok muntazam olup, “akçe geçmez” tabir olunan bir yapı
gösterirler. Köşk Mescidin güney cephesinde
yer yer beyaz mermerden yamalar göze çarpmaktadır. Avlu taçkapısında bej ve kahverengi
taşın dönüşümlü kullanımıyla örülmüş kemer
dikkat çeker.
Kitabesi : Eserin günümüze ulaşabilmiş bir
kitabesi yoktur.
Tarihlendirme : Yapının kapalı barınak
kısmı taçkapısındaki kitabesi taşların zaman
içinde erimesiyle günümüze ulaşamamıştır.
Mehmet Çayırdağ, kitabenin sonunda “burhan
emir el-mü’minin” ibaresinin bulunduğunu ve
bunun dönem kitabelerinde yer aldığını belirtir.
Eserle ilgili ilk araştırmaları yapan Albert Gabriel yapıyı hicri 7.asrın ortalarına, K.Erdmann
ise Aleaddin Keykubad dönemine yerleştirir.
Öte yandan Muhyiddin İbn Abdüz-Zahir’in,
Baybars’ın Kayseri’den dönüşünü anlatırken
kullandığı “…..Aleaddin Keykubad Hanı’nın
yakınında bir konağa indi” ifadesinden yapının
Aleaddin Keykubad tarafından inşa ettirilmiş
olduğu sonucuna varılabilir. Ayrıca tarihini bildiğimiz Karatay Hanı’nın (1236-1241) bezemeleri ve özellikle hamamının tasarım ve üst
örtülerindeki benzerlikler dikkate alındığından
bu eserlerde aynı ustaların çalışmış oldukları
kabul edilebilir. Karatay Hanı’nın kapalı barı-
nak kısmının Aleaddin Keykubad zamanında
yapıldığı kitabesinden bilindiğine göre, Sultan
Hanı’nın inşasının bitiminden sonra aynı ustaların bu yapıda çalışmış olabilecekleri çok tutarlı
görünmektedir. Hanın, Aleaddin Keykubad’ın
Kayseri ve çevresindeki imar faaliyetlerini yo-
ğunlaştırdığı 1230-1234 yılları arasında inşa
edilmiş olduğunu söylemek mümkündür.
Kaynakça:
Akok, Mahmut, “Kayseri’de Tuzhisarı
Sultanhanı, Köşk Medrese ve Alaca Mescit
Diye Tanılan Üç Selçuklu Mimari Eserin
Rölvesi”, Türk Arkeoloji Dergisi, S.17/2,
Ankara, 1969, s.5-41.
Aslanapa, Oktay, Türk Sanatı, İstanbul,
1984.
Bayburtluoğlu, Zafer, Anadolu Selçuklu
Dönemi Yapı Sanatçıları, Erzurum, 1993.
Çayırdağ, Mehmet, Kayseri Tarihi
Araştırmaları, Kayseri, 2001.
Denktaş, Mustafa, Kayseri’deki Tarihi Su
Yapıları (Çeşmeler-Hamamlar), Kayseri, 2000.
Erdmann, Kurt, Das Anatolische Karavansaray des 13. Jahrhunderts, I, II. Berlin,
1962.
Gabriel, Albert, Monuments Turcs
D’Anatolie. Kayseri-Nigde, c.1, Paris, 1931.
İbn-i Bibi, El-Evamirü’l-Ala’iye Fi’lUmuri’l-Ala’iye (Selçuk Name), 2 cilt,
(Çev:Mürsel Öztürk), Ankara, 1996.
Mülayim, Selçuk, Anadolu Türk Mimarisinde Geometrik Süslemeler. Selçuklu Çağı,
Ankara, 1982.
Ögel, Semra, Anadolu Selçukluları’nın
Taş Tezyinatı, Ankara, 1987. (2.Baskı)
Öney, Gönül, “Anadolu Selçuklu Sanatında
Ejder Figürleri. Dragon Figures in Anatolian
Seljuk Art”, Belleten, C.XXXIII, S.130, Ankara, 1969, s.171-216.
Önge, Yılmaz, XII-XIII. Yüzyıl Türk
Hamamları, Ankara,1995.
Özergin, Kemal, Anadolu Selçuklu Çağında
Anadolu Yolları, (İ.Ü.Yayınlanmamış
Doktora Tezi), İstanbul, 1959.
Özergin, Kemal, “Anadolu’da Selçuklu
Kervansarayları”, Tarih Dergisi, s.20, İstanbul,
1965, s.141-170.
Sümer, Faruk, Yabanlu Pazarı (Selçuklular
Devrinde Milletlerarası Büyük Bir Fuar),
İstanbul, 1985.
Turan, Osman, “Selçuklu Kervansarayları”,
Belleten, C. X, S. 39, Ankara, 1946, s. 471-496.
Turan, Osman, “Selçuklu Devri Vakfiyeleri:
III. Celaleddin Karatay Vakıfları ve Vakfiyeleri”,
Belleten, C. XLV, Ankara, 1948, s.17–169.
Yavuz, Ayşıl Tükel, “Anadolu Selçuklu
Dönemi Kervansaraylarının Tipolojisi”,
IV.Millî Selçuklu Kültür ve Medeniyeti
Semineri Bildirileri Konya 25-26 Nisan 1994,
Konya 1995, s.183-198.
Yavuz, Ayşıl Tükel, “Anatolian Seljuk
Caravanserais and Their Use As State Houses”,
10e Congres İnternational d’Art Turc,
Geneve, 1999, s.757-765.
Yavuz, Ayşıl Tükel, “Anadolu Selçuklu
Dönemi Kervansarayları Üzerinde Çalışmalar,
Bilgiler, Bulgular-1997”, Uluslar arası Dördüncü Türk Kültürü Kongresi
Bildirileri. 4-7 Kasım 1997, Ankara, 2000,
c.2, s.239-259.
Yıldıray Özbek, “Tuzhisar Sultan Hanı”,
Anadolu Selçuklu Kervansarayları, (Ed.
H.Acun) Ankara, 2007, s.175-193.
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen görüş ve düşüncelerinizi buraya yazınız.