KARAKAYA'nın TARİHİ ve MANEVİ İZLERİ / Mehmet GÖNEN

KARAKAYA'nın TARİHİ ve MANEVİ İZLERİ
Mehmet GÖNEN
     Karakaya Belen Yaylası’nın güneyinde, kaş denilen sarp kayalıkların göğsünde meyilli, engebeli, 1500 m. rakımlı bir arazi üzerinde kurulmuştur. Karakaya Bünyan’a 19, Kayseri’ye 42 km. uzaklıktadır. Elmalıoğlu Tepesinin / (Karakaya Dağları)  rakımı 1806 metredir. Belen Yaylasından Çukur, Felahiye havalesi ve Erciyes, Fakılı Yaylasından Bünyan, Tuz Gölü çevresi ve Şarkışla’ya kadar gözetlenebilir. Yolcuların geliş-geçiş güzergahında ve hakim bir yerde kurulmuştur. Köyden Erciyes manzarası kışın doyumsuzdur. Köyde birkaç saat uyuyan o gün uykusuzluk çekmez.
     Köyün ilk kuruluşu M.Ö. 800 yılında Akkışla’da Tabal Krallığını kuran Etiler zamanında olmuştur. Kaya oyma mezarlıklarından çıkan gözyaşı şişeleri Etiler’e aittir. Etilerden sonra köye Romalılar yerleşmiştir. Ören yerlerinde Roma dönemine ait madeni paralar çıkmaktadır 9. Karakaya'da tarih öncesinden günümüze 39 yerleşim yeri ve Evliya olduğu rivayet edilir. Karakaya adı Seyyid İsa Zaviyesi Vakfiyesinde, ‘’Kırkkaya’’12 ve 1500 de Beyanoğlu / Yabanoğlu ismini 6  almışsa da; Zaviyeyi kuranların geldikleri yerlerdeki köylerinin isimlerini yeni yerleştiği yerlere verdikleri bilinmektedir.
     İdari yapı, 1270 Mezra?, 1320-1330 ilk yerleşim11, 1320-1330’dan 1500 yılına kadar Erkilet (Sırtsaray) nahiyesine bağlı köy15, 1484’te köy olmadan önce Malya (Tomarza) nahiyesinin  mezrası, 1500’de Erkilet (Sırtsaray) nahiyesine bağlı köy, 1520’de Nahiye,1642 Avarız Defterinde köy,… 1834 Temettuat Defterinde köy, 1989’da Kasaba, 2014’te Mahalle. 19.yy başlarına kadar bazen köy, bazen nahiye olarak kaydedilmiştir. Nüfusunun az olmasına rağmen, türbenin, zaviyenin, vakıfların, tımarın, vakıfların etkisiyle ve stratejik konumundan dolayı nahiye olmuştur. Hatta Kenar-ı Irmak Nahiyesiyle beraber kaydedilmiştir. Sırası ile Aziziye kazasına, Sarıoğlan nahiyesine, Aziziye kazasına, İlbaşı (Bünyan) bucağına bağlanmıştır.
     Karakaya deyince, Seyid Halil Devletli Hazretlerinin menkıbesi, türbesi, oğlu Seyyid İsa’nın Zaviyesi, Danişmendliler ve Karakaya’ya yerleşildiği dönem olarak da Eratnalılar akla gelir. Seyyid Halil Devletli Türbesi Kayseri’de bilinen ziyaret ve adak yerlerindendi. Bahar aylarında genellikle kadınlar, hastalıktan kurtulmak veya çocuk sahibi olmak için ziyaret eder ve kurban keser, pilav pişirirlerdi. Günümüzde bu ziyaretler yapılmamaktadır. 2001 yılında türbe taşları numaralanarak yıkıldı ve köylülerce aslına uygun olarak tekrar yapıldı.
     Eskiköy’e İlk yerleşim İlhanlılar devrinde, Anadolu Selçuklu Devleti’nin sonlarında, Eratnalılar Beyliği öncesinde olmuştur. Danişmendli Seyyid Halil Hazretleri ve bir grup akrabalarının 1320-1330 tarihleri arasında Eskiköy’e (Köyün 1 km. batı tarafı) yerleştikleri görülür. Karakayalılar Saruşeyhoğlu, Seyyid Halil Hazretlerinin akrabaları, Seyid İsa Zaviyesi Vakfiyesinde Karakayalı olarak ismi geçen Seyid Abbasoğlu Seyyid Ebu Bekir ve Seyyid Süleymanoğlu Seyyid Ahmed’in neslinden gelmektedirler.
     İlk yerleşenlerin bir kısmı Sarıfakılı’ya yerleşir bir müddet sonra Eskiköy’e intikal ederler. Sarıfakılı geçici bir yerleşim yeri gibi görülürse de 1666 da müstakil köy idi. Eskiköy 1717 ve  1835 Kayseri deprem büyük hasar gördü. Eskiköy iki defa taşındı. İlk heyelan menkıbe olarak yaylacıların Yazıpınar’da ki suyun gözüne yün basmaları ile anlatılır. Tekrar yerleşilir ikinci deprem olur bu da köylülerce yılandan duyulan rahatsızlığa bağlanır. Türbe bu depremlerden esnasında çok az hasar gördü. İkinci depremde Sarıfakılı, Karacaören, Ağcaseniç gibi köyün yakın mıntıkasına gidenler olduğu gibi, Kayseri’den, Çepni’ye kadar bir yelpazeye kadar göç edilmiş. Bir kısım aileler dönmemiş, bir kısmı da bölünmüş. Sarıfakılı’dan yılandan, Karacaören’de susuzluktan köye döndükleri söylenirse de, eşkıya baskısı da o dönemde önemli sebeplerdendir.1 Karakaya’nın ikinci depremden sonra 1835 kurulduğu bilinmektedir.
     Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması esnasında o bölgeye yerleşen, halkı irşad eden ‘’Kolonizatör Türk Dervişi’’ Şeyh Seyyid Halil Danişmendoğlu hakkında fazla malumat yoktur. Hayatı ve hizmetleri  menkıbesinin gölgesinde kalmıştır. IV. Murad’ın Bağdat seferi sırasında Kayseri’den geçerken Seyyid Halil Devletli ile görüştüğü, onun hayır duasını aldığı ve onun kerametine mazhar olduğu anlatılagelmiştir. Seyyid Halil Devletli menkıbesindeki tarihi gerçeklerin zaman içinde efsaneleştiğini ve bu efsanelerden tarihi gerçeklere gidildiğini görmekteyiz. Halk ve bir kısım yazarlar IV. Murad’ın Bağdat Seferi ve “Balık kerameti” efsanesinden hareketle, Seyyid Halil Devletli’nin IV. Murad döneminde yaşadığı kanaatına varırlar. Seyyid İsa Zaviyesi Vakfiyesinden hareketle Seyyid Halil Devletli 1270?-1350? tarihleri arasında yaşadığı görülür. Seyyid Halil Devletli Karakaya’da yaşayan tasavvuf ehli bir zattır. İlim ve keramet sahibi olmasına rağmen, son derece mütevâzi bir hayat süren ve çevresindekilere, İslamiyet’in icaplarını, iyilik ve insan sevgisini tavsiye eden Seyyid Halil Devletli’nin hayatı hakkında fazla malumat yoktur. Kayseri’de yaygın olarak bilinen dört menkıbesi vardır. Civar köylerdeki yatırların Seyyid Halil Devletli ile akraba oldukları söylenirse de bu rivayetten öteye geçememiştir.

     Tahrir defterlerinde Karakaya’da oturanların bir kısmı için: Da'va-yı Siyâdet iderler (Seyid olduklarını ifade ederler). 2
İfadesi geçmektedir ve Seyyid olanların ismi verilmektedir. Seyyid İsa Zaviyesi Vakfiyesinde Seyyid Halil Hazretlerinin Seyyidliği vurgulanmaktadır. Seyyidlere verildiği söylenen Yeşil Sancak daYa Hazreti Şeyh Halil kuddise sırrahu'l celil, yani büyük Şeyh Seyyid Halil sırrın mukaddes, mübarek olsun yazmaktadır. Kuddise, “Mübarek, mukaddes olsun.” manasına gelen ve ermişler hakkında kullanılan bir duadır. Bu da Seyyid Halil Devletli’nin ‘Seyyid” ve “Veli” olduğunun diğer işaretidir. Devletli, devletlü; refah, saadet ve nimet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen bir unvandır. Buradan anlıyoruz ki Seyyid Halil Devletli bir Şeyh, Veli olduğu kadar “Bey’dir”. Gaza eden, savaşan Gazi-Derviş, Alp-Erendir. Gazi dervişlerin fetihten önce gidip o bölgenin insanlarını fethe hazırladıkları bilinmektedir.
     Karakaya’nın bir özelliğide Gülbek’in başındaki levhada yazıldığı gibi “Evliyalar Diyarı” olmasıdır. Başta Seyit Halil Devletli olmak üzere, köyde 39 evliyanın olduğuna dair bir inanç vardır. Saruşeyhoğlu, Seyyid Mehdi (Seyyid Halil Devletli’nin oğlu), Evliya Paşa (Seyid Halil Devletlinin torunu) 3, Havace Paşa, Rızvanettin Hazretleri, Muhammed Zerguba, İkvayi Baba, Merdan Ali, Deli Seyitoğlu, İshak Çelebi, Kara Ahmet, Molla Osman…
     Köyümüzde medeniyetimizin hayır, hizmet, eğitim kurumlarından altı vakıf kurulmuştur.
1-Saruşeyhoğlu Zaviyesi Vakfı: Karakaya’ya İlk yerleşen Seyyid Halil Devletli ve akrabalarının kurduğu Eratnalılar vakfıdır.
2-Seyyid İsa Zaviyesi Vakfı: Eratna Sultanı Cafer Bey tarafından 1354-1355 de kurulmuştur. Karakaya’nın civarındaki sekiz mezranın gelirinin yarısı, Seyyid Halil'in oğlu Seyyid İsa'ya zaviyedarlık olarak; diğer yarısı da Karakaya Köyüne gelip-giden yolculara harcanmak üzere vakfiyede esas altına alınmıştır. Seferberlikten önce günlük 200 kişilik yemek çıkan zaviyenin, konaklama ve aşevi görevini 1934 yılına kadar sürdürdüğü 1939 yılında kapatıldığı bilinmektedir.12 Zaviyenin görevini 580 yıl kesintisiz sürdürdüğü görülmektedir
3-Seyyid Halil Zaviyesi Vakfı: Cafer Bey tarafından 1408’de kurulmuştur. 1500’de Seyyid Halil oğlu Seyyid Mehdi tasarrufundadır.  
4- Vakfı Evladı Hoca Ahmed bin Abdurrahman Üveys bin Küçük Ahmed diye meşhurdur. Kayseri Sancağı Karaman Vilayetine bağlıyken kurulan Tımar vakıflardandır.
5-Kerimeddin ve Kara Hacı Vakfı: Kayseri Sancağı Karaman vilayetine bağlıyken kurulan diğer tımar vakfıdır.  
6-Şeyh Halil Cami Vakfı (Belge 1809 tarihli) hizmet vakfıdır.
Eratnalılar döneminde Karakaya’da kurulan Saruşeyhoğlu, Seyid İsa, Seyid Halil Zaviyeleri Ahi Zaviyeleridir. Zaviyeler, devletin kurulmasında hizmet etmiş, Alp-Erenlere, Gazi-Dervişlere vakıf olarak verilen yerlerdir. Zaviyeler yolcuların güvenliği için, tehlike arz eden yerlerde kuruluyordu.
    1584 tarihli Tahrir defterinde; öşürlerin sahib-i arza ve rüsûmların Cemâ'at-ı Yörük sipahîsine edâ ideler (Öşürleri tımar sahiplerine, vergileride yörük cemaatı sipahilerine verilir) 13 ifadesi köyümüzün Yörük olduğunun bir delilidir. Yörük (Yürük), Kuruluş devresinde yarı konar-göçer Türkmenlere verilen isimdir. 5
Karakaya'nın çevresindeki Karahıdır, Yüreğir, Sarımsaklı, Kuşcu, Kızık, Yuvalı, Boyacı, Mollahacı, Döğer...v.b. köyler aşiret ismi almış Türk köyleridir 7. Mezra isimlerinde rastlanan Yuvalı, Avşar, Yazır, Eymür, Yüreğir, Todurga, Kınık gibi Oğuz / Türkmen boylarına ait isimlerin Anadolu’ya ilk gelen yerleşim yerleri olduğunu göstermektedir10. Kayseri ve civarında Talas, Cırgalan, Hasan Alp, Sarımsaklı, Karakaya, Hacılar, Hisarcık gibi Türk yerleşim ve oymak adları Türklerin önemli ölçüde yerleşik hayata geçtiklerini gösterir 8. Bu da Türkmenliğimizin diğer delilidir.
     Tarihçi Faruk Sümer ve Bünyanlı yazar S.Burhanettin Akbaş’a göre köyümüz Oğuzların Üç-oklar kolundan, Yüreğil (Yüreğir/Üreğir) boyundandır.14 Karakaya'nın kuzey batısında yer alan Yüreğil köyü, aynı zamanda Karakaya Nahiyesine bağlı idi.13 Karakaya Türkmenleri Fakılı Oymağından, Yüreğil Boyundandır. Fakılı, köy olmuş, yayla ismi almış eski bir yerleşim yeridir. 1484’de Malya (Tomarza) nahiyesinin bir mezrası iken, Durraçlu Cemaati, 1484 yılında Karacalu Oymağı4 ,1450-1470 yılları arasında Büget Yörükleri Cemaati ve Sogon Cemaati yerleşmiştir.
    Karakaya Osmanlıya asker yetiştiren bir ocaktı. Köyden bir kabilenin adı Cündiller’dir. Karakaya’daki iki tımar vakfının geliriyle Tımar sipahisi kendisine bağlı mezra ve köylerin gelirleri ile 1484 den itibaren orduya atlı asker, sipahi yetiştirirdi. Tımar (Öşür) Sancağının üzerinde Sultan II. Abdülhamir’in tuğrası bulunmaktadır. Toprak gelirlerinin bir kısmının divânî adı ile tımara, bir kısmının da malikâne adı ile vakıf  ve mülke tahsis ediliyordu. Ama köyün malikane hissesi daha çok zaviyeye ayrılmıştır. Mülk sahibi olarak Hoca Mehmed bin Abdurrahman ve oğlu Abdurrahman bin Hoca Mehmed'i görüyoruz. 4 Burhaniye (Yeniköy) ve Kardeşler Karakaya’dan ayrılma köylerdir. Eyim, Yüreğil ve Karakaya Nahiyesine tabi köylerdi. Zirve, Yağmurbey Karakaya'nın mezraları idi. Köyümüzün maddi (Tımar, Zaviye, Vakıf) ve manevi (Tasavvuf eğitimi, Türbe) hizmetleri bir ocak olduğu, dağın başı olmadığını ortaya koyduğumuzu sanırım. Öğünmekten ziyade medeniyet öncüsü olan geçmişlerimize layık olmaya çalışmalıyız. Köyden iki milletvekili çıkmıştır.
Dr.Halit KARAKAYA, Milletvekili (1889-1944):
Doktor Halit Bey, Seyid Halil Devletli’nin torunudur. Dr. Halit Mazhar Bey, Babası Mehdizade ailesinden Mehmet Mazhar bey. Mevlevi Şeyhi Ahmet Remzi Akyürek Dede’nin kızı Zehra Hanımla evlendi. 2.dönem (1923-1927) ve 3.dönem (1927-1931) Kayseri Milletvekilidir. Mezarı Seyid Burhanettin Türbesi giriş kapısının solundadır. Kayseri Memleket Hastanesi Baştabîbliği ve çeşitli görevlerde bulundu.  
A. Gani AŞIK, Milletvekili: 1937’de Burhaniye de doğdu. Babasından Kur'an öğreniyordu. 1946’da Taşcıoğlu kur’an kursuna icazet için gitti.   Hafız oldu. 6 yıl özel arapca eğitim gördü. İmam hatipten itibaren çalışarak üniversiteyi bitirir. 17-18 yaşında 1953-55 de Karakaya’da muhtar Halit Efendi’nin imamlık teklifini cenaze yıkamamak şartıyla kabul etti.1977 CHP'den 16. dönem kayseri milletvekili seçildi.  

1-Hüseyin Cömert.19. yüzyılda Kayseri, Mazaka yayınları, 2007 
2-Refet Yinanç, Mesut Elibüyük. 1584 Kayseri İli tahrir defterleri, c.1. Kayseri B B, 2009
 
3-1500(hicri 906) tarihli tapu-tahrir defteri ( Maliyeden M. D. 20). Mehmet İnbaşı, KBB, 2009
4-Mehmet İnbaşı. 1484 Tarihli tapu-tahrir defteri. KBB, 2009
5-Mehmet İnbaşı.XVI.y.y. da Kayseri ve civarında Yörük-Türkmen cemaatleri. II. Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri, 1998
6-Erhan Afyoncu.Kayseri sancağı’nda Yörükler(1483-1584). II. Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri, 1998
7-Emir Kalkan. Kayseri'ye yerleşen Türk Toplulukları. TDAV, 1982, c.17
8-S.Burhanettin Akbaş. Kayseri de yörükler ve Türkmenler. KBB, 2005
9-Şaban Hacıpaşaoğlu. Bünyan. Bünyan Bel. Kültür Yayınları, 2010
 
10-Tufan GÜNDÜZ, Kayseride mezraların köye dönüştürülmesinde konar-göçer aşiretlerin rolü. II. Kayseri ve yöresi....bilririleri. EÜ, 1998
11- Şaban Hacıpaşaoğlu. Bünyan Kültürü
12-Kemal Göde. Eratnalılar. TTK.2000
13-Refey Yinanç, M.Elibüyük. 1584 Kayseri ili tahrir defterleri, 2009
14-S.B.Akbaş. Kayseri de Yörükler ve Türkmenler, 2005
15-Erhan Afyoncu. Kayseri sancağında Yörükler. II.Kayseri…1998

Yorumlar