Lalebeli / Mehmet GÖNEN'in Kaleminden


LALEBELİ HANI
Han'ın varlığı bilinmekle beraber kayıtlarda henüz bir ayrıntılı bilgiye ulaşamadım.

LALABELİ DERBENDİ (Karakol)
Polis ve jandarma kuvveti bulunmadığı için yolların ve geçitlerin emniyetini derbentçiler tarafından temin edilmekteydi. Hanlar ıssız yerlerde inşa edilmiş olmaları dolayısıyla birer derbent mahalli idiler. 1830-35 yıllarında Lalabeli derbendinde 40 nefer görev yapmaktaydı.

LALEBELİ NAMAZGAHI
Burhaniye’den Kayseri’ye dönüşteki köşede 5o m. kare genişliğinde, dış duvarları 80 cm yükseklikte namazgah vardı.

LALEBELİ HÖYÜĞÜ (Dolma Tepe)
Lalebeli’nden Sivas ve Burhaniye Mahallesine giden yol kavşağında, tarım arazisi içinde yer alan höyük kaçak kazılar sonucunda tahribat görmüştür. Kazılar yapılan doğu kısmında harçlı duvar yapılarına rastlanmıştır. Tepe kısım ve arazi içerisinde renkli ve renksiz ince cidarlı seramik parçalarına rastlanmıştır. Bu örneklere bakılarak Roma ve Bizans yerleşimi olduğu söylenebilir.2 Dolma Tepe civarında Han Köy diye bir köyün varlığından rivayet edilmektedir.

LALEBELİ
Kayseri-Sivas karayolunun 30.kilometresi Sarımsaklı baraj girişinden itibaren Tuzhisar-Tepebaşına kadar 5 kilometrelik 1360 metre rakımlı tırmanma şeridine lalebeli denir.
İpek yolu olarak bilinen Kayseri-Sivas karayolu üzerinde, Kayseriye 47 km. uzaklıkda Selçuklu Sultanı I.Alaeddin Ketkubat zamanında, 1232-1236 tarihleri arasında yapılan Sultanhanı Kervansarayı bulunmaktadır. Doğu ve batı yönünde geçişler Lalebeli üzerinden yapılmaktaydı. Doğunun ipeği, baharatı ve diğer ürünleri kervanlarla “İpek Yolu” olarak adlandırılan ticaret yollarından taşınmıştır. Zorlu tabiat şartla-rından ve soyguncuların tehditlerinden kurtulabilen kervanlar Anadolu’dan Avrupaya giderlerdi.
1667 tarihli 74/2 Numaralı Kayseri Şer’iyye Sicilinde Lalebeli olarak geçmektedir. Vaktiyle şakilerin yol kesip soygun yaptığı için Lalebeli meşhur olmuştur.

LALEBELİ MENKIBESİ
Yaban lalelerinin birçok çeşidi açan Lalebeli ile ilgili Burhaniye’de anlatılan menkıbe şöyledir. Burhaniye’ye ayrılan yolun batı tarafı yeşilliğe (Şükrü Çavuşun Gölü), ermeni bir vatandaş eşiyle beraber piknik için bir çadır kurar. Karakayalı bir köylümüz buradan geçerken, ermeni şahıs yolunu keserek “Benimle güreş yapıp, beni yenemezsen buradan bırakmam seni” der. Köylümüzde güreşi bilmiyor, kendisini serbest bırakması için ne diller döktü ise de fayda vermez. Köylümüz “Bana biraz müsaade et, namaz kılayım ondan sonra güreşelim” der. Köylümüz namazdan sonra ne dualar, ne niyazlar eder. O anda ortalığı “olursa böyle olur” cinsinden bir duman, bir ruzgar kaplar. Ermeni şaşkın ve perişan, kah eşyalarını kurtarma cabasında, kah başına yıkılmakta olan çadırın derdinde. Bir yandan eşine kendisine yardım için seslenmekte “Lâleee bu tarafa koşşş!..
Lâle şunları tuuuut!..Lâle…Lâleeeee!
Köylümüz fırsattan istifade, köyün yolunu tutmuştur. Bu olayı herkese anlatır, “Lâle” ismi köylünün hafızasında daha fazla yer etmiştir. O günden sonra bu mevkiinin ismi “Lâlebeli” olmuştur.97
Diğer bir rivayete göreLalebeli’nde dağ laleleri yetişirdi. Lalebeli Çayırına bir Ermeni çadır kurar, Bünyan’a giden-gelen Karakayalıları yakalar. Bir soru soracağım bilemezseniz sizi öldüreceğim dermiş. Soruyu bilemeyen köylümüz iki rekat amaz kılıyım, kesersen kes diyor. Namaz kılan köylümüz, dua eder, yalvarır, elini yüzüne çalmadan bir rüzgar çıkar. Ermeni Rüzgar kızını götürmesin diye Lale otur diye bağırır. Namaz kılan köylümüzde elini yüzüne çalar. Kızın isminden dolayı buraya Lale ismi verilir.

LALABELİ
1684 tarihli 91/3 nu. Kayseri Kayseri Şer’iyye Sicili, 565 nu. belgeye göre; Kayseri’de Lalabeli adında bir yerde yankesici var olduğu duyulmuş makamı riyaset doğru olması halinde yakalanıp şer-i hükümler mucibince başını keserek makamı hümayuna getirilmesi emredilmiştir.
Bu mevkiinin adı 1500 tarihli tapu-tahrir defterinde Lala Beli olarak geçmektedir.
Bu mevkiiye Lala denir. Büyük Tuzhisar da mahalle, Kayseri merkez de Lalepaşa Mahallesi, Lale Camii (Lala Paşa Camii), Lalepaşa Mahallesi, Lala Paşa Türbesi vardır (Lala Muhlisüddin Paşa’ya ait olduğu söylenir)

Lalabeli ismi rivayete göre şuradan gelir:
1-II. Selim’in lalası Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa bir sefere giderken Lale Mevkii’nde bir gece kalır. Lakin önemli komutanı o gün vefat eder. Sabahleyin toplanın gidiyoruz talimatı verir.
2-Yavuz Sultan Selim’in sadrazamlarından, Lala Mustafa Paşa bir gece Tuzhisar’da kalırlar. Lalalardan biri vefat eder. Cenazeyi, Tuzhisar-Bünyan yol ayırdımının sağ başlangıç noktası Kayseri-Sivas yolu kenarına defin ederler. Birkaç yıl öncesine kadar Mezarın olduğu yer taşlarla çevrili idi. Çift sürme esnasında mezar yeri kaybedilir (kaynak, Süleyman Yüzbaşıoğlu).
Lalebeli / Mehmet GÖNEN'in Kaleminden

Yorumlar