Kayseri'de 93 Muhacirleri / Mehmet VURAL


ELVİYE-İ SELÂSE’DEN ANADOLU’YA GÖÇ:
KAYSERİ’DEKİ 93 MUHACİRLERİ

Mehmet VURAL*


“Pür âteşim, açtırma sakın ağzımı zinhâr!
Cânım beni söyletme, derûnumda neler var."


Özet
1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı akabinde memleketlerinden ayrılmak zorunda kalan 93 muhacirleri, Anadolu’nun iç kesimlerine doğru göç etmişlerdir. Kars, Ardahan ve Erzurum bölgesinden göç eden 93 muhacirlerinin bir kısmı Kayseri’nin Pınarbaşı, Sarız, Tomarza ve Bünyan ilçelerinin köylerine yerleşmişlerdir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan muhacirler, kümes hayvanlarını özellikle kaz beslemeyi sevdiklerinden Zamantı ırmağı kıyısında kendilerine köyler kurmuşlardır. Bir kısım muhacirler de Avşarlar ve Zamantı denilen yerli halklarla bir arada aynı köyde yaşamayı tercih etmişlerdir.
93 muhacirleri beraberlerinde getirdikleri maddî ve manevî kültürleriyle yerleştikleri bölgeye zenginlik katmışlar, daha önce bölgede ekilmeyen patates, şekerpancarı, çavdar vb. tahıllar ile yeni tarımsal üretim şekillerini bölgeye taşımışlardır. Kökleri Ahıska Türklerine dayanan 93 muhacirleri, göç ettikleri yerlere uyum sağlamaları, kendileri özgü örf ve âdetleriyle bölgeyle kaynaşmış, boş ve âtıl arazileri yurt edinip, buraları işleyerek bölgeye canlılık ve verimlilik kazandırmışlardır.
Anahtar terimler: 93 Harbi, 93 Muhacirleri, Göç, Ahıska Türkleri, Kayseri 

IMMIGRANTS OF 93 WAR IN KAYSERI
Abstract
After Ottoman-Russian War between 1876-1877 known as 93 War, many people left their hometowns and migrated to the interior side of Anatolia. Some of the refugees of 93 War immigrated from Kars, Ardahan and Erzurum to the villages of Pınarbaşı, Sarız, Tomarza and Bünyan counties in Kayseri.  Since they dealt with agriculture and livestock and were interested in keeping fowls especially gooses, they established villages at the riverside of Zamantı. Dissimilarly, some of the immigrants chose to live with native population known as Avşar’s and Zamantı.
Immigrants of 93 War added richness to those area they settled by their material and nonmaterial culture. They transferred new agricultural production techniques and crops not planted before in the area like potato, sugar beet and rye.  Immigrants of 93 war having their origins in Meskhetian Turks accommodated to the zone they immigrated, cohered with the area by their authentic customs. They made the region lively and fruitful by settling into empty and otiose places.
Keywords: 93 War, Immigrants of 93 War, Immigration, Meskhetian Turks, Kayseri.




Giriş
Muhacir, hicret eden, kendi vatanından başka bir yere göç etmeye zorlanan kimselere denilmektedir. Sözlük anlamı olarak hicret, “birey veya toplumların yer değiştirmesi, göç etmesi ve bunların başka bölgelere yerleştirilmeleri” gibi basit tanımın çok ötesinde, yaşanan zorluklar, sıkıntılar ve trajedileri de içeren sosyolojik bir olgudur. Çünkü yaşamsal tecrübelerinden, tarihsel ve coğrafî bağlarından koparılarak göçe (hicrete) zorlanan insanlar, beraberinde sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasî birçok problemi de beraberinde getirmektedir. Tarih boyunca Kahır-zede ve zulm-dîde Müslümanlar olan muhacirler, canlarını kurtarmak için, eşlerini, çocuklarını, ana-babalarını, ailelerini ve yüzyıllardır vatan edindikleri toprakları terk etmek zorunda kalmışlardır.
1876-1877 yılları arasında vuku bulan Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Balkanlardan, Doğu’dan ve Kafkaslardan gelen tüm Osmanlı tebaasına Anadolu’da “93 Muhaciri” denilmiştir. Bu savaş, “93 Harbi”, göç edenler de “93 Muhaciri” olarak bilinmektedir. Zira Miladi takvime göre 24 Nisan 1877’de başlayan bu savaş, Rumî takvime göre 1293 tarihine rastladığından bu şekilde adlandırılmıştır.
1. 93 Muhacirlerinin kökenleri
Doğu’dan gelen 93 Muhacirlerinin birçoğunu kökeni Ahıska Türkü’dür. Anadolu’da kendilerine kimi zaman yanlışlıkla “Karapapak” ya da “Terekeme” ismi de verilmektedir. Aslında Karapapak ve Terekemeler, Ahıska Türklerinin Kafkasya’daki komşuları olup, 93 Harbinde bunların çoğu bölgede kalmışlar, Osmanlı’nın iç kesimlerine çok azı göç etmiştir.
Tarihsel olarak, Gürcistan sınırları içerisindeki Ahıska bölgesinde yaşayan bu Türkler, 652 yılında Muaviye’nin komutanlarından Habîb b. Mesleme(ö. 662) önderliğindeki Müslümanların Gürcistan’a gelmeleriyle erken dönemde İslâmiyet’i benimsemişlerdir.
1068 yılında Ahıska bölgesinin Sultan Alparslan tarafından fethedilmesiyle, Ahıska Türkleri Selçuklular yönetimi altına girmiştir. Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamiyet’le tanışmasında Ahıska Türkleri önemli bir rol görmüştür.
1578 yılında Osmanlı idaresine giren bu bölge, 250 yıl Osmanlı idaresinde kalmış; 1829 yılında yapılan Edirne anlaşmasıyla Rusya’ya verilmiştir. Rus hâkimiyetine girmek istemeyen, -Rusların Misket ya da Mesket Türkü olarak adlandırdığı- Ahıska Türkleri, başta Ardahan, Kars, Erzurum ve Artvin olmak üzere Anadolu topraklarına göç etmişlerdir. 93 Harbi çıkana kadar, yaklaşık 50 yıl buralarda ikamet etmişlerdir. Ahıska Türkleri yaşadıkları göç ve buna bağlı acı ve sıkıntılar neticesinde, geldikleri bölgelerle ilgili bilgiler unutulmuş, zihinlerde hep muhayyel bir “Horasan’dan gelmişiz!” ya da “Kafkaslardan gelmişiz!” düşüncesi kalmıştır.
2. Gazi Ahmet Muhtar Paşa
93 Harbi, Tuna ve Kafkasya cephelerinde cereyan etmiştir. Tuna cephesi başkumandanı, Müşir Abdülkerim Nâdir (Abdi) Paşa iken; Kafkas cephesi komutanı Ahmet Muhtar Paşa olmuştur.125.000 kişilik Rus ordusunun başında ise Ermeni asıllı Melikof bulunuyordu. Ahmet Muhtar Paşa ve ordusu büyük kahramanlıklar göstermelerine rağmen,15 Ekim 1877 Alacadağ Meydan Muharebesi, Kafkas cephesinin dönüm noktası olmuştur.[1]Ahmet Muhtar Paşa, belli bir mücadeleden sonra, stratejik, lojistik sebepler ve bazı aksaklıklar ve Rusların sürekli yardım almaları sonucu, Türk ordusunu Erzurum’a çekmesiyle, 18 Kasım 1877’deKars 12.000 kişilik Rus ordusunun tarafından işgal edilip, 3 gün boyunca talan edildi ve Tiflis Valiliğine bağlandı. Ardından Ardahan savaşsız teslim alındı. Fakat Ruslar, Erzurum halkının da katıldığı destanlaşan savunma karşısında Erzurum’u alamadılar. Bölge böylece 38 yıl Rus işgalinde kaldı. Ahmet Muhtar Paşa’ya (1832-1919) ise, “Gazi” unvanı verilerek, İstanbul’un müdafaası için geri çağrıldı.
93 Harbi ve sonrasında, Balkanlar ile Doğu’daki Kars, Ardahan ve Erzurum’da yaşanan olayların hızla yayılması çevredeki yerleşim yerlerinde yaşayan Türkleri harekete geçirdi ve bölge yoğun bir göçe maruz kaldı. Batı dünyası yaşanan bu drama sessiz kalmış, sadece İngiltere 1877 yılı Ağustos ayında Sermaye-i Şefkat-i Osmaniye (Turkish Compassionate Fund) adıyla bir yardım teşkilatı kurarak İstanbul’daki elçilikleri vasıtasıyla Balkanlardan göç edenlere sınırlı bir yardım yapmışlardır. İngiltere’nin böyle bir girişimde bulunmasında tarih boyunca Rusya ile yaşamış oldukları dış politika sorunları etkili olmuştur.
Bizlere o çileli günlerle ilgili ilk elden bilgi veren en önemli kaynak, şüphesiz ki Ahmet Muhtar Paşa’nın Mühimme Başkâtibi olan Mehmet Ârif Bey (ö.1897) tarafından kaleme alınan ve ilk kez 1903 de basılan Başımıza Gelenler isimli eserdir.[2]
3. Vatanlarından hicret
“Anadolu ve Rumeli ufkun iki ucunda iki ahşap konak gibi yanıyor; yangından çıkanların uçan saçlarıyla ufukta insanlar koşuyor: Doksan üç muhacirleri…”[3]
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında, Elviye-i Selâse olarak bilinen (Batum, Kars, Ardahan) güneybatı Kafkasya toprakları Ruslar tarafından işgal edilmiştir.93 Harbi sonrasında imzalanan Berlin Anlaşması (13 Temmuz 1878) ile Ardahan, Kars ve Batum Ruslara terk edilmiş, bu bölge III. Aleksandr’ın yoğun bir Slavlaştırma ve kolonizasyon politikasına maruz kalmıştır. Özellikle Ardahan ve Kars bölgesindeki Türk köyleri, Ruslar ve Ermenilerce yakılıp yıkılmış, baskılar ve katliamlar yapılmış, zaten sürekli savaşlar, kıtlık ve çetin kış şartları ile boğuşan yerli halkın Anadolu’ya göç etmek dışında başkaca bir seçeneği kalmamıştır. Ayrıca Halife’nin memleketinde ölme arzusu da bu hicrette etkili olmuştur.
Yaklaşık beş yüz bin kişiyi muhacir durumuna düşüren bu göç süreci, 1885’e kadar, yani savaşın kaybedilmesini izleyen yedi yıl boyunca sürmüştür. İlk üç yılda (1877-1881) 82.000 yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan ilk muhacir kafilesi, Kars ve civarını terk ederek, ilk olarak toplanma merkezi olan Erzurum’a gelmişler; ardından diğer şehirlerden gelenlerle birlikte Sivas, Malatya, Mamuretü’l-Aziz (Harput) ve Ankara gibi şehirlerde kurulan Muhacir Komisyonlarına ulaşabilmek için uzun ve yorucu bir yolculuk başlamıştır.[4]
Orta Anadolu’ya doğru göç edenler önce, o dönemdeki yolların kesişme noktası olan Sivas’ta bir araya gelmişler, daha sonra Kayseri, Yozgat, Çorum gibi illere dağıtılmışlardır. Savaş sonrasında bir kısım 93 Muhaciri memleketlerine dönerken, çoğu yerleştikleri yerlerde yaşamlarını devam ettirmişlerdir.
4. Muhâcirîn komisyonları
Savaşın kaybedilmesinin ardından Erzurum vilayeti, muhacirlerin toplanma yeri ve buradan Anadolu’nun diğer vilayetlerine dağıtım merkezi işlevini görmüştür. Osmanlı tarafından 1860 yılında kurulmuş olan İskân-ı Muhâcirîn Komisyonu’nun çalışmaları ile ülkenin iskâna elverişli bölgeleri belirlenmiş ve muhacirler, Sivas başta olmak üzere Kayseri, Yozgat, Çorum, Tokat, Amasya gibi Anadolu’nun iç kesimlerine iskân edilmeye çalışılmıştır. İlk kez 5 Ocak 1860’da kurulan komisyon daha sonraki yıllarda artan ihtiyaca göre faaliyetlerine devam etmiştir. İskân, göçmenlerin ev bark, toprak sorunları, malî uyumları, sosyal intibakları gibi pek çok konuda faaliyet göstermiştir.
Rus işgalindeki Doğu’dan göçe zorlanan muhacirlerin yolda çektikleri sıkıntıların tarifi imkânsızdır. Bu sırada, aileler parçalanmış, yaşlı, çocuk ve kadınların büyük bölümü göç yollarında hayatlarını kaybetmişlerdir. Resmi kayıtlara göre 1879-1885 yılları arasında sadece Kars’tan 130.000’den fazla yaşlı, kadın ve çocuk İç Anadolu’ya göç etmiştir.[5]
5. 93 Muhacirleri Kayseri’de
Muhâcirîn Komisyonu tarafından 93 Muhacirlerine önce Talas’ta arazi verilmiştir. Ancak Talas’ın doğal yapısı, suyun azlığı muhacirleri memnun etmemiş; onlar için çok önemli olan kaz yetiştiriciliği için bu araziyi uygun görmemişlerdir. Bu yüzden Muhâcirîn Komisyonundan yeni bir yer istemişler, daha sonra geldikleri bölgenin coğrafyası ile benzerlik gösteren Pınarbaşı, Sarız, Tomarza gibi Zamantı Irmağı kıyısındaki bölgelere yerleştirilmişlerdir.
Bu muhacirlerin çoğunluğu Ardahan, Kars ve Erzurum’dan gelmekle birlikte, sayıları az da olsa Kafkaslar ve Balkanlar’dan da gelenler olmuştur. Bunların hepsine halk arasında “93 Muhacirleri” veya yanlış biçimde “Kars Muhacirleri” denilmiştir. İlk muhacir kafilesi, Ardahan’ın merkezi ile Göle ilçesi civarındaki köylerden (Çardaklı, Kodishara/Akyaka, Sarzep/Sulakyurt, Beberek/Çetinsu, Cincirop/Ağzıpek ve Sugözü köyleri) gibi köylerden gelmesine karşın, buranın Cumhuriyet döneminde Kars iline bağlanması nedeniyle bu terim kullanılmakta olup, doğrusu “Ahıska Türkleri” ya da “93Muhacirleri”dir.
6. Mihrali Bey olayı
1914 tarihine gelindiğinde Birinci Dünya Savaşı çıkmış, Sivas ile Kayseri’ye yerleşen 93 Muhacirlerinin yakından tanıdığı Mihrali Bey (1844-1906), Sivas Valisi’nin teşebbüsüyle Padişah tarafından Yemen isyanını bastırmak üzere görevlendirilmiştir. Mihrali Bey de Aziziye’ye (Pınarbaşı) bağlı Akmezar, Artmak, Cinahmet, Çataltepe, Elmalı, Kömarmut, Nurvana, Süvegen Muhacir köylerini gezerek, eli silah tutan gençleri toplayıp, Yemen’e savaşa götürmüştür. Mihrali Bey’in komutasında Yemen’e giden muhacir gençlerinden bir daha geri dönen olmamış ve Yemen Türküsü de Mihrali Beyle beraber Yemen’de şehit olan muhacir gençleri için söylenmiştir. Osmanlı-Rus Savaşında dedelerini ve babalarını kaybeden 93 Muhacirleri, bu sefer de gençlerini vatana şehit vermiştir.
Mihrali Bey, 93 Muhacirleri arasında bir efsane olarak anılmış, şiirlerde, manilerde ismi geçmiş ve o dönemde dünyaya gelen çocuklara isim olarak da Mihrali ismi konması tercih edilmiştir.
7. Pınarbaşı’ndaki 93 muhacirleri
İsmini Şoran dağının eteklerinden çıkan pınarlardan alan Pınarbaşı (1928 yılına kadar eski adı: Aziziye), Sultan Abdülaziz’in 1860’larda yeniden iskâna açmasıyla önce Çerkezler ve Avşarların, daha sonra onlarla birlikte 93 Muhacirlerinin yurdu olmuştur.
Kayseri’de 93 Muhacirlerinin en fazla nüfus yoğunluğu olduğu yerlerin başında Pınarbaşı gelmektedir. Pınarbaşı’nın bazı köyleri tamamen 93 Muhaciri köyü iken; bazı Büyük Kömarmut gibi köylerde ise Avşarlarla birlikte yaşamaktadırlar. Köylerin büyük çoğunluğu Zamantı Irmağı’nın kıyısındadır.
Pınarbaşı’ndaki 93 Muhaciri köyleri, Pınarbaşı ilçesi merkezindeki Güney (Kars) mahallesi ile Artmak (Kars ve Ardahan muhacirleri), Büyük Kömarmut (Erzurum-Oltu), Cinahmet (Kars, Ardahan, Erzurum muhacirleri), Çaybaşı (eski ismi: Hormusun; Kars-Keçibörk muhacirleri), Elmalı (Kars, Ardahan muhacirleri), Kızılhan (Kars muhacirleri), Sevişler Mezrası (Kars muhacirleri) ve Yarımtepe (eski ismi: Gülabi)’dir. Bu köylerin çoğunluğu Kars ve Ardahan’dan göç etmiştir. Büyük Kömarmut ve Yarımtepe köylerinde 93 muhacirleri Avşarlarla birlikte yaşarken, diğer köylerin tamamı Zamantı Irmağı kıyısındaki 93 Muhaciri köyleridir. Bu köyler içerisinde, kaz yetiştiriciliği ve yere oyulmuş evleriyle Cinahmet ve Kızılhan köyleri ile yine İpek Yolu üzerine kurulmuş olan Kızılhan köyü dikkat çekicidir.
8. Tomarza’daki 93 muhacirleri
Tomarza’nın Akmezar, Çataltepe, Işıklar (eski ismi: Nursana), Karamuklu, Muhacir Süvegenler köylerinde 93 Muhacirleri yaşamaktadır. Bu köyler de, Pınarbaşı’ndaki 93 Muhaciri köyleri gibi Zamantı Irmağı kıyısına yerleşmişlerdir. Bu köylerde yaşayanlar, sadece bir bölgeden değil, değişik bölgelerden buraya göç etmişlerdir. Örneğin Akmezar köyü Ardahan’dan, Işıklar köyü Kağızman’dan, Muhacir Süvegenler köyü sakinleri ise Erzurum’dan gelmişlerdir.
9. Sarız’daki 93 muhacirleri
Sarız’ın Değirmentaş, Fettahdere ve Kurudere köylerinde 93 Muhacirleri yaşamaktadırlar. Bu Muhacirlerin tamamına yakını Erzurum’un Oltu ilçesinden Sarız’a göç etmişlerdir. Bu yüzden kendilerine “Türkmen Dadaş” ve “Erzurum Muhacirleri” denilmekte ve Erzurum örf ve adetlerini devam ettirmektedirler. Daha önce Sarız’a bağlı olup, şu an da Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesine bağlanan Doğankonak (Haydan) köyü ile Afşin’in Büget köyleri de 93 Muhaciridir.
10. Bünyan’daki 93 muhacirleri
Bünyan, hem 93 Muhacirlerine hem de1956’da Rumeli’den gelen Balkan göçmenlerine ev sahipliği yapmıştır. Pınarbaşı’nın Küçük Gümüşgen Mahallesi ve Sarıoğlan ilçesinin yanı sıra Bünyan’ın Ekrek (Köprübaşı) köyü gibi farklı bölgelerde Balkan Muhacirleri bulunmaktadır.
Kars’ın Kizir köyünden gelen 93 Muhacirleri ise Girveli ve Topsöğüt (eski ismi: Taçın) köylerine yerleşmişler, her iki köyde Avşarlarla birlikte yaşamaktadır. Bu köylerde yaşayanlarla, Pınarbaşı’nın Çaybaşı (eski ismi: Hormusun) köyünde yaşayanlar akrabadırlar.
Bunların dışında az da olsa Develi’nin Çukuryurt köyünde olduğu gibi diğer ilçelere ve Kayseri merkeze yerleşen 93 Muhacirleri de bulunmaktadır.
11. Köy yaşamı ve evler
93 Muhacirleri yaşadıkları evleri inşa etme biçimi ile Kayseri’de daha önce kullanılmayan farklı bir tarz getirmişlerdir. Muhacirler ilk geldiklerinde, yerleşim alanlarının düz olması ve maddî imkânların da sınırlılığı nedeniyle evlerini toprak üzerine değil de, toprak altına yapmışlardır. Evlerin pencereleri tavana açılarak, güneş ışığı alınmaya çalışılmıştır. Daha sonraları toprak üzerine evler yapmaya başlamışlardır.
12. Ekonomik yapı ve geçim
Zamantı Irmağı civarında iskân edilen muhacir köyleri, sulak ve verimli arazilere sahip olmaları sayesinde, arpa, buğday, çavdar, patates, şeker pancarı gibi ürünlerin üretilmesinde önemli yerler hâlini almıştır. Otlakların geniş olması sayesinde ise, büyük baş hayvancılık yaygınlaşmıştır. Köylerin büyük çoğunluğun ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Kümes hayvanı olarak daha çok kaz yetiştirilir ve çevrede bu konuda epeyce de ünlüdürler. Son yıllarda tarım ve hayvancılığın azalması nedeniyle birçok köy gibi 93 Muhaciri köyleri de şehre göç etmiş, köylerle olan bağ azalmıştır. Şehirde daha çok mevsimlik işler, ağırlıklı olarak inşaat sektöründe (kalıpçı, sıvacı, boyacı, duvarcı vb. işler)çalışılmaktadır. AyrıcaPazarören’e1940 yılında kurulan Pazarören Köy Enstitüsü ile birçok yöre halkı gibi 93 Muhaciri genci de burada eğitim görmüş ve birçoğu öğretmen olarak görev yapmıştır.
13. Kültür
93 Muhacirleri kültürlerini yemek, eğlence, düğün törenleri vb. etkinliklerde devam ettirmektedirler. Konuşmalarında saf Ahıska Türkçesini kullanmakta, birbirlerine hitaplarında isimlerinin yanına “can” gibi içten ifadeler kullanmayı tercih etmektedirler. Kullanmış oldukları kelimelere örnek olarak şunları verebiliriz: Anneye “aba”, teyzeye “eze”, halaya da “bibi” şeklinde hitap edilmektedir. Hayvanlardan mandaya “camış”, danaya “mozik”, “hindiye” de culuk demektedirler. Yine çok kullanılan kelimelerden birkaçı şunlardır: Patates “kartol”, baca “buhari”, beddua “gargış”, havlu “peşkir”, bakraç “sitil”, sofra “peşkin”, divan “seki” vb.
93 Muhacirlerinin özellikle hamur ağırlıklı yemekleri meşhurdur. Bu muhacirlerin değişmez geleneksel yemekleri olarak hingal, haşıl, pağaç, herle (un çorbası), feselli, kelefetir, bişi, tutmaç, ayran aşı, erişte, hedik, içli kete, hasuta, kuymak, velibah, cadi, mafiş, çırtlama başta gelmektedir. Ayrıca çeçil peyniri ile kışın yapılan bulgur pilavlı kaz yemekleri de meşhurdur.
Halen her yılbaşında toprak damlı evlerin bacalarından (buhari) küçük bakraç (sitil) sallandırmak, düğünlerde damat tarafının düğün alayına öncü olarak çıkardıkları ve adına “Tilki” denilen kişiyi kız evinin önünde kurulan darağacına bacağından asmak, düğünlerde “Baş Yenge” ve “Sagduç” görevlendirmek devam eden geleneklerdendir. Oyunlardan ise, bopbilinin yokuşu ve üçayak halayları çekmek ve kış aylarında Hızek kaymak gibi gelenek ve görenekler korunmaktadır.
14. Avşarlarla ilişkiler
93 Muhaciri köyleri pek çok Avşar köyü ile yakın ve dostane ilişkiler içindedirler. Büyük Kömarmut, Girveli ve Topsöğüt köylerinde olduğu gibi birçok köyde,93 Muhacirleri ile Avşarlar birlikte yaşamaktadırlar. Komşuluk, kız alıp verme (hısım olma) vb. ile kaynaşan iki toplum, birbirlerine de kültürel olarak katkı sağlamıştır. Örneğin, Avşar ihtiyarların anlattıklarına göre, yerleşik hayata sonradan geçen Avşarlar; sabanla çift sürmeyi, ekin biçmeyi, kağnı oklamayı, tırmık çekmeyi ve bostan ekmeyi 93 Muhacirlerinden öğrenmişlerdir. Aynı şekilde, 93 Muhacirlerinin bölgeye yerleşmelerinde de Avşarların yardım ve destekleri olmuştur.
15. 93 Muhaciri ünlü şahsiyetler
Kayseri’ye göç eden muhacirler içerisinde akademide ün kazananlara sosyolog Prof. Dr. Mümtaz Turhan (1908-1969) örnek verilebilir. Turhan, Erzurum (Hasankale) ilçesinde dünyaya gelmiş, bu bölgenin 1916 yılında Ruslar tarafından işgal edilmesi üzerine, daha önce akrabalarının geldiği Kayseri’ye ailesiyle birlikte göç etmiştir. Ortaöğrenimini Kayseri Sultânisinde tamamlayan Turhan, yükseköğrenimine İstanbul Üniversitesi ve Berlin’de devam etmiş ve sosyal psikoloji alanında dünyaca tanınan bir isim olmuştur.
Yakın zamanda vefat eden bürokrasi ve eğitim camiasında tanınan bir isim olan şair Bilal Coşkun da (Artmak, 1950-Ankara, 2017) 93 muhacirlerindendir.
93 Muhacirleri, Erzurum ve Kars’ta yaygın olan âşık geleneğini Kayseri’ye de taşımışlar; köy odası, düğün ve şenliklerde bu geleneği devam ettirmişlerdir. Bu alamda yetenekli birçok 93 muhaciri bulunmaktadır. Bunlardan birisi de Sarız Kurudere köyünde dünyaya gelen Âşık İsmail Karslıoğlu (doğ. 1931)’dur. O kendini şöyle tanıtmaktadır:
Bir yaşında yetim kaldım babamdan,
Ayrı düştüm akrabamdan obamdan,
Ümidi kesmedim bari Huda’mdan,
Yürü yalan dünya öldürdün beni,
Söyle hangi zaman güldürdün beni.”[6]
Sonuç
Kayseri’ye göç eden muhacirler, genel olarak, Ardahan’dan gelenler Pınarbaşı’na; Erzurum’dan gelenler Sarız’a ve Kars’tan gelenler de Pınarbaşı ve Bünyan’a yerleşmişlerdir. 93 Harbi’nin beraberinde getirdiği göçler neticesinde yurtsuz kalan muhacirler, Kayseri’deki boş arazilere iskân edilerek, âtıl ve terk edilmiş arazileri yurt edinip sahiplenmişler, müstakil köyler inşa ederek buraları şenlendirmişlerdir.[7]Daha önce bu bölgede orakla yapılan ekin biçme yerine tırpan ve kağnı kullanılmasında, patates gibi çok bilinmeyen sebzelerin bu bölgelerde ekilmesinde, kaz, ördek gibi kümes hayvanlarının beslenmesinde ve idare lambası gibi hayatı kolaylaştıran âletlerin kullanılmasında bu muhacirlerin katkıları olmuştur.
Kayseri’de özellikle Zamantı Irmağı çevresinde yerleşen 93 Muhacirleri, bulundukları ortama ve coğrafyaya hemen uyum sağlamışlar, dindar, cana yakın ve içten davranışlarıyla bölgede kendilerini sevdirmişlerdir. Zaten Ahıska Türklerinin teşkilatçılık ve yöneticilik yetenekleri ile çalışkanlıkları sayesinde, yerleştikleri bölgeye kısa sürede uyum sağladıkları bilinen bir tarihsel gerçektir. Başlangıçta tarım, hayvancılık ve kaz yetiştiriciliği ile uğraşan 93 Muhacirleri, eğitime verdileri önem nedeniyle akademide, bürokraside, ticaret ve sanayi alanlarında da kendilerini göstermişlerdir.


Kaynakça
İpek, Nedim, “Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, c. VI, (1991), ss. 97-134.
İpek, Nedim,“93 Muhacereti”, Osmanlı Ansiklopedisi, ed. Güler Eren, c. IV, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, ss. 661-668.
Koçak, Serhat, Kayseri’de Âşıklık Geleneği ve Âşık İsmail Karslıoğlu, Gazi Üniversitesi SBE Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2012.
Kutay, Mithat Cemal, Üç İstanbul, Oğlak Yayınları, İstanbul 1998.
Mehmet, Ârif Bey, Başımıza Gelenler: 93 Harbinde Anadolu Cephesi-Ruslarla Savaş, yay. haz. M. Ertuğrul Düzdağ, İz Yayıncılık, İstanbul 2006.
Şahin, Naci, “XIX. Yüzyıl Sonrasında Anadolu’ya Yapılan Göç Hareketleri ve Anadolu Coğrafyasındaki Sosyo-Kültürel Etkileri”, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, c. IX/2, (1997), ss. 63-82.
Şahin, Turhan, Öncesiyle ve Sonrasıyla 93 Harbi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1988.


*Prof. Dr., Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü, mvural@ybu.edu.tr
[1] Nedim İpek, “Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler”, s.103; daha geniş bilgi için bk. Nedim İpek, “93 Muhacereti”, Osmanlı Ansiklopedisi, ed. Güler Eren, c. IV, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, ss. 661-668.
[2] Bk. Mehmet Ârif Bey, Başımıza Gelenler: 93 Harbinde Anadolu Cephesi-Ruslarla Savaş, yay. haz. M. Ertuğrul Düzdağ, İz Yayıncılık, İstanbul 2006.
[3] Mithat Cemal Kutay, Üç İstanbul, Oğlak Yayınları, İstanbul 1998, s. 1
[4]Nedim İpek, “Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler”, s. 106.
[5] Daha geniş bilgi için bk. Turhan, Şahin, Öncesiyle ve Sonrasıyla 93 Harbi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1988.
[6] Serhat Koçak, Kayseri’de Âşıklık Geleneği ve Âşık İsmail Karslıoğlu, Gazi Üniversitesi SBE Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2012, s. 195.
[7]Şahin Naci, “XIX. Yüzyıl Sonrasında Anadolu’ya Yapılan Göç Hareketleri ve Anadolu Coğrafyasındaki Sosyo-Kültürel Etkileri”, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, c. IX/2, (1997), s. 76.

Yorumlar