Bekir YILDIZHAN Hocaefendi / Bünyan'ın manevi mimarları

Kayseri’den Bir Yıldız Kaydı
Ahmet Başer
2006 - Aralik, Sayı: 250, Sayfa: 041
1910 Doğumlu asırlık çınar, Kayseri Bünyan doğumlu muhterem Bekir YILDIZHAN 11/11/2006 Cumartesi günü Hakk’ın Rahmetine kavuştu. Cenazesi, sevenlerinin gözyaşları ile 12/11/2006 Pazar günü Bünyan ilçesinde defnedildi.

Mahmut Sami Ramazanoğlu Hazretlerini çok sever, onu anlatan şiir ve kasideler okunurken gözyaşlarını tutamazdı. Musa Topbaş Efendiyi Bünyan’a iki defa davet ettiğini, Musa Topbaş (k.s.) Hazretlerinin bu davetlere icabet ettiğini iftiharla anlatırdı.

Kendisinden elini öpüp dua isteyenlere, akıllı olup olmadıklarını sorar, akıllı olmanın ölçüsünü de şöyle anlatırdı:

1. Devamlı misvak kullanmak. Kendisi hiç dişi olmadığı halde oruçsuz iken abdest almadan önce misvağı diş etlerine sürerdi.

2. Malını kaybetsen de beş vakit namazı mutlaka camide kılmak. (Çalışanlara ise hiç olmazsa yatsı ve sabah namazlarını mutlaka camide kılmaları gerektiğini söylerdi.) Evde cemaat olarak namaz kılmayı pek tasvip etmezdi.

3. Seher vaktini hiç kaçırmadan her gün teheccüd namazı kılmak. Bu üç hususun aynı zamanda sağlıklı uzun ömrün sırrı olduğunu da belirtirdi. Teheccüdü hiç kaçırmayanı akıllı, yılda bir iki kez kaçıranı yarım akıllı, çok kaçıranı ise akılsız olarak nitelendirirdi.

En büyük kerametin Rabbimizin emirlerini harfiyyen yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak olduğunu belirtir, diğer kerametlerin önemli olmadığını, bir bulut gibi gelip geçici olduğunu söylerdi.

Oruçlu iken misvak kullanmaz, güzel koku sürünmez, sünnet olarak gusül abdesti almazdı. Başı açık namaz kılmazdı. Günlük hayatı saati saatine programlı olup, abdest, tavaf, namaz, Kur’an okuma, evrad, istirahat vakitleri hergün aynı saatlerde olurdu. Boşa vakit geçirmezdi, havadan sudan konuşanları ikaz eder, özellikle Mescid-i Haram’da, “bir defa Allah deseniz yüz bin olarak yazılır” derdi.

Koyun postundan olan seccadesi aynı zamanda üzerine uzandığı yatağı, birkaç parça eşyasının içinde bulunduğu poşet yastığı idi. Mescid-i Haram dışında çarşıda, otelde zaman kaybetmeyi hiç hoş karşılamazdı. Hacının üç hediyesi olur: 1. Misvak, 2. Zemzem ve 3. Hurma, gerisini hep memleketten alın, otelde değil burada yatın derdi.

Cuma hazırlığına çok özen göstererek Perşembe ikindiden sonra başlar, sakal, bıyık, ense traşı ve diğer temizlikleri ile muntazam olarak gusül abdestini Perşembe akşamı yapardı. Perşembe akşamları her akşam okuduğu Yasin, Vakıa ve Mülk surelerine ilave olarak Duhan ve Saf surelerini de ekler, Cuma gündüz mutlaka Kehf suresini okurdu. Cuma için yaptığı temizliklerin tümünü arife günü de yapardı.

Mükemmel fıkıh bilgisine sahipti.

Dini ve ilmi sohbetleri çok sevdiğini belirterek kaçırılmaması gerektiğinin önemine binaen, oldukça yüksek ve sarp olan Afyon Kalesine işaretle:

- Afyon Kalesinin tepesinde sohbet var deseler, şu yaşımda tırmanarak giderim, diye belirtmişti.

Kendisine dua öğretmesini isteyenlere şu duayı tavsiye ederdi: “Rabbim kalbimin vahşetini ünsiyete çevir. Rızanı hidayetini lutfeyle, kerem eyle ihsan eyle ve beni takva kisvesine büründür.”

Kırk yıldan fazla her yıl hac ve umre için mukaddes beldelere giden Bekir dede, bir defa farz haccından sonra özellikle Ramazan Umrelerini tavsiye ederdi.

Kabir taşına engin bir tevazu örneği olarak:

Rabbim huzuruna boş gelmedim, hep suç getirdim,

Dağlar dayanmazken o ağır yükle,

Sırtımda pek ağır güç getirdim.

Hudutsuz rahmetine güvendim, ümitle geldim...

yazılmasını istemişti..

2006 Ramazan umresinden döndükten hemen sonra aramızdan ayrılan Bekir dedeye Cenab-ı Haktan bol bol Rahmet diliyoruz. Ruhu için bir Fatiha ve üç ihlas istirham ediyoruz.
Altınoluk Dergisi

Yorumlar