Şair ve Yazar MARZIOĞLU Ali Rıza DEMİR, (d.1955):ÖKSÜZ MEMED:
İlkokulu köyünde, orta okulu Nazmi Toker’de, liseyi Kayseri Lisesinde (1971) okudu. Kamyonculuk yaptı. Kayseri’de gıda ve yem ticaretiyle iştigal etti. Hayvancılık yaptı. 500’e yakın şiirleri var, bir kısmı Cıngı Dergisinde yayınlandı. Öksüz Mehmet isimli yaşanmış, biyoğrafik bir çalışması 2019 yılında yayınlandı.
BURHANİYE ADI ve MENKIBESİ..
Köye yerleşmeler II.Abdülhamit döneminde olduğu için, bu dönemde kurulan köylere hanedan ailelerinin ismi verilmiştir. II.Abdülhamit’in oğlu Şehzade Mehmet Burhanettin’in ismine binaen “Burhaniye” denmiştir. Kuruluşu 1902 dir
Burhaniye ve Karakaya ile yazılı ilk eser 1977-1980 de Milletvekili olan Abdulgani Aşık’ın “Burçak Tarlasından Millet Meclisine” isimli hatıralarıdır. Öksüz Memed'de yaşanmış hayat hikayesi olmasına rağmen Burhaniye Köyünün sosyal tarihiyle ilgili ikinci bir eserdir. Eseri kısaca tanıtalım:
Şair ve Yazar MARZIOĞLU Ali Rıza DEMİR, (d.1955):
Balcıoğlu sülalesinden, Kocaoğlan Mustafa Meriç’in aynı kabileden İbrahim Ağa’nın kızı Karazela ile evliliğinden Mehmet isimli çocukları oldu. Mustafa askerde vefat etti. Mehmet iki yaşında yetim kaldı. Yetim Mehmed’in lakabına babadan öksüz anlamında “Öksüz Memed” dendi. Eser adından anlaşılacağı üzere mahalli dille yazıldı. Mehmet’e öksüzlük, garibanlık öyle yapışdı ki, babalığı Hacı Mustafa Demir ve eşi Hayriye’de öksüzdü. Annesi evlenince Öksüz, dedesi İbrahim ağa’nın yanına Yanıkoğlu Mahallesine, cahil kalmasın diye gönderildi. Okul zamanına kadar, sanayide bir kalaycının yanına çırak olarak verildiğinde; dükkana hırsız girdi. Öksüz’ün parmak izleri alındı, suçsuz bulunda ama karakolun falakasından geçti. Nezarette ayılsın diye dökülen sular Öksüzü hasta etti. Annesinin evlendiğini duyunca ebesine köye gitmem dedi. Dedesi daha gençsin ilerde anana hak verirsin. Ekmeksiz, aşsız, yalnız bir dul kadının yaşaması ne demek bilirmisin? dedi. Öksüz içine kapandı, en ufak bir şeyi kavga sebebi sayıyordu. Dar bir sokakda kendine iftira eden ustası rastladı. Öksüz yakasına yapıştı, kamayı boğazına dayadı. Öksüzlüğü gözünün önüne geldi, ekmeğini yedim, yoksa sen gebermeyi hak etmiştin dedi. Adam olduğu yere yığıldı. Balcıoğlu Ahmet’le Öksüz köye gitti. Evlerinde kalıyor, Ahmet Emmisiyle de harmanda çalışıyordu. Köyün bakkalını Sunullah Emminin kızı Hayriye çalıştırıyordu. Ne olduysa oldu, aralarında bir gönül bağı oluştu. Hayriye ile Öksüz üç yıllık eğitmenli okulda okuma, yazmayı öğrendiler. Bir akşam okul çıkışı, Tuzhisar’dan trene binip Kayseri’ye dayısının yanına gittiler. Okuldan çıktık, kaçtık geldik dediler. İbrahim Ağa, kızın babasını ikna etti, düğünleri yapıldı. Öksüz askere gider, çürük raporu verirler köye döner. Öksüz babalığının yanında çalışır, şöförlük öğrenir. Bir gün 3-4 kişi öksüzün Veysel dayısını döğerler. Bunu duyan Öksüz şehre gider bu kişilere çatar. Hırpalanan Öksüz bir bıçak bulur birinin kulağını keser, birini bıçaklar, 8 ay ceza alır. Babalığının kamyonu ile Yahyalıdan maden çeker. Bir gün yolda el kaldıran üç kişiyi kamyona alır. Yolda araba devrilir 2 kişi ölür, 2 yıl ceza alır. Cezaevi sonrası hayatı düşe kalka devam etmektedir. Muayene için gittiği doktor “sana deniz havasi iyi gelir” der. 1973 de Çocuklarıyla vedalaşır, üzerine kimlik dahi almaz, Yalova daki akrabalarının oraya gider. Bir hafta kalır…Sirkeci'ye iner..bir daha haber alınamaz.
İlkokulu köyünde, orta okulu Nazmi Toker’de, liseyi Kayseri Lisesinde (1971) okudu. Kamyonculuk yaptı. Kayseri’de gıda ve yem ticaretiyle iştigal etti. Hayvancılık yaptı. 500’e yakın şiirleri var, bir kısmı Cıngı Dergisinde yayınlandı. Öksüz Mehmet isimli yaşanmış, biyoğrafik bir çalışması 2019 yılında yayınlandı.
BURHANİYE ADI ve MENKIBESİ..
Köye yerleşmeler II.Abdülhamit döneminde olduğu için, bu dönemde kurulan köylere hanedan ailelerinin ismi verilmiştir. II.Abdülhamit’in oğlu Şehzade Mehmet Burhanettin’in ismine binaen “Burhaniye” denmiştir. Kuruluşu 1902 dir
Burhaniye ve Karakaya ile yazılı ilk eser 1977-1980 de Milletvekili olan Abdulgani Aşık’ın “Burçak Tarlasından Millet Meclisine” isimli hatıralarıdır. Öksüz Memed'de yaşanmış hayat hikayesi olmasına rağmen Burhaniye Köyünün sosyal tarihiyle ilgili ikinci bir eserdir. Eseri kısaca tanıtalım:
Şair ve Yazar MARZIOĞLU Ali Rıza DEMİR, (d.1955):
Balcıoğlu sülalesinden, Kocaoğlan Mustafa Meriç’in aynı kabileden İbrahim Ağa’nın kızı Karazela ile evliliğinden Mehmet isimli çocukları oldu. Mustafa askerde vefat etti. Mehmet iki yaşında yetim kaldı. Yetim Mehmed’in lakabına babadan öksüz anlamında “Öksüz Memed” dendi. Eser adından anlaşılacağı üzere mahalli dille yazıldı. Mehmet’e öksüzlük, garibanlık öyle yapışdı ki, babalığı Hacı Mustafa Demir ve eşi Hayriye’de öksüzdü. Annesi evlenince Öksüz, dedesi İbrahim ağa’nın yanına Yanıkoğlu Mahallesine, cahil kalmasın diye gönderildi. Okul zamanına kadar, sanayide bir kalaycının yanına çırak olarak verildiğinde; dükkana hırsız girdi. Öksüz’ün parmak izleri alındı, suçsuz bulunda ama karakolun falakasından geçti. Nezarette ayılsın diye dökülen sular Öksüzü hasta etti. Annesinin evlendiğini duyunca ebesine köye gitmem dedi. Dedesi daha gençsin ilerde anana hak verirsin. Ekmeksiz, aşsız, yalnız bir dul kadının yaşaması ne demek bilirmisin? dedi. Öksüz içine kapandı, en ufak bir şeyi kavga sebebi sayıyordu. Dar bir sokakda kendine iftira eden ustası rastladı. Öksüz yakasına yapıştı, kamayı boğazına dayadı. Öksüzlüğü gözünün önüne geldi, ekmeğini yedim, yoksa sen gebermeyi hak etmiştin dedi. Adam olduğu yere yığıldı. Balcıoğlu Ahmet’le Öksüz köye gitti. Evlerinde kalıyor, Ahmet Emmisiyle de harmanda çalışıyordu. Köyün bakkalını Sunullah Emminin kızı Hayriye çalıştırıyordu. Ne olduysa oldu, aralarında bir gönül bağı oluştu. Hayriye ile Öksüz üç yıllık eğitmenli okulda okuma, yazmayı öğrendiler. Bir akşam okul çıkışı, Tuzhisar’dan trene binip Kayseri’ye dayısının yanına gittiler. Okuldan çıktık, kaçtık geldik dediler. İbrahim Ağa, kızın babasını ikna etti, düğünleri yapıldı. Öksüz askere gider, çürük raporu verirler köye döner. Öksüz babalığının yanında çalışır, şöförlük öğrenir. Bir gün 3-4 kişi öksüzün Veysel dayısını döğerler. Bunu duyan Öksüz şehre gider bu kişilere çatar. Hırpalanan Öksüz bir bıçak bulur birinin kulağını keser, birini bıçaklar, 8 ay ceza alır. Babalığının kamyonu ile Yahyalıdan maden çeker. Bir gün yolda el kaldıran üç kişiyi kamyona alır. Yolda araba devrilir 2 kişi ölür, 2 yıl ceza alır. Cezaevi sonrası hayatı düşe kalka devam etmektedir. Muayene için gittiği doktor “sana deniz havasi iyi gelir” der. 1973 de Çocuklarıyla vedalaşır, üzerine kimlik dahi almaz, Yalova daki akrabalarının oraya gider. Bir hafta kalır…Sirkeci'ye iner..bir daha haber alınamaz.
Mehmet GÖNEN
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen görüş ve düşüncelerinizi buraya yazınız.