AVRUPA’YI AYDINLATAN GÜNEŞ: ENDÜLÜS
Sekiz asır boyunca Avrupa’ya ilim, sanat ve medeniyet ışığı saçan unutulmaz miras
S. Burhanettin AKBAŞ
Bir Fetih Değil, Bir Medeniyetin Doğuşu
711 yılında Tarık bin Ziyad komutasındaki Müslümanlar İber Yarımadası’na adım attığında tarihin en parlak medeniyetlerinden biri doğdu: Endülüs.
Hz. Peygamber’in vefatından sadece seksen bir yıl sonra fethedilen bu topraklar, 781 yıl boyunca İslam’ın ilim, sanat ve ahlakıyla yoğruldu.
Avrupa Karanlıktayken Kurtuba Işıldıyordu
O çağda Avrupa’nın çoğu yerinde sokaklar çamur içindeyken, Kurtuba’da taş döşeli kaldırımlar, gece aydınlatmaları ve kanalizasyon şebekeleri vardı.
Şehirde 200.000 ev, 600 cami, 700 hamam, 17 üniversite, 70 kütüphane bulunuyordu.
Kurtuba Kütüphanesi’nde 400.000 el yazması eser yer alıyor, sadece kitap kataloğu 44 cilt tutuyordu.
İlimde ve Sanatta Altın Çağ
Endülüs, sadece camilerle değil üniversiteleriyle de çağının önündeydi.
Kurtuba Üniversitesi, hem Bağdat’taki Nizamiye Medresesi’nden hem de Kahire’deki El-Ezher’den önce kurulmuştu.
Dünyanın dört bir yanından, Müslüman ve Hristiyan öğrenciler Kurtuba’ya ilim öğrenmeye gelirdi.
Fas’taki Kayravan Üniversitesi, dünyanın ilk üniversitesi olarak tarihe geçti.
Tıpta, Kimyada ve Mimaride Öncü İsimler
Endülüs’te İbn Zühr, mide kanserini tanımlayan ilk hekim oldu.
Muhammed Gafiki, dünyada ilk katarakt ameliyatını gerçekleştirdi.
Abbâs bin Firnâs, sülfürik asit ve benzeri maddeleri tanımlayarak kimyanın temellerini attı.
Mimari alanda Kurtuba Ulu Camii, Medînetü’z-Zehrâ, Bib-Mardun Camii ve El-Hamra Sarayı, sanatın zirvesini temsil etti.
El-Hamra’nın duvarlarında yer alan “La Galibe İllallah – Allah’tan başka galip yoktur” sözü, bir dönemin inanç ve zarafetinin özetidir.
Endülüs Bahçeleri ve Ziraatte Devrim
Müslümanlar Endülüs topraklarını su kanallarıyla donattı, çarklarla sulama sistemleri kurdu.
Nar, portakal, kayısı, badem, kestane ve hurma gibi meyveler Avrupa’ya bu topraklardan geçti.
Aynı yerden yılda üç-dört defa mahsul alınabiliyor, ziraat kurslarıyla halk bilinçlendiriliyordu.
Bilimin, Müzik ve Edebiyatın Beşiği
Endülüs yalnızca ilim değil, estetik medeniyetiydi.
Şam’dan gelen Ziryab, müzikte devrim yaparak Avrupa’da flamenko ve gitar geleneğinin temelini attı.
Kurtuba’da doğan pek çok bilgin, Avrupa’nın uyanışına yön verdi.
Son Kale: Gırnata
İç çekişmeler, fitneler ve zayıflayan birlik, bu muhteşem medeniyetin çöküşünü getirdi.
1492 yılında Gırnata düştü, Endülüs’ün İslam hâkimiyeti sona erdi.
Ardından Engizisyon zulmü başladı: Müslümanlar yakıldı, sürüldü, zorla Hristiyanlaştırıldı.
Ve 1610 yılına gelindiğinde, “Elhamdülillah, Müslümanım” diyebilen tek bir insan kalmamıştı.
Işık Sönmedi, Avrupa’yı Aydınlattı
Endülüs’ün ilmi, Rönesans’ın doğuşuna ilham verdi.
Bugün Avrupa’nın aydınlanmasında, Endülüs’ün bilgi, bilim ve sanat mirasının izleri açıkça görülür.
Çünkü fikirler öldürülemez.
Endülüs, insanlık tarihine inançla yoğrulmuş bir medeniyetin neler başarabileceğini gösteren en parlak örnektir.
İ
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen görüş ve düşüncelerinizi buraya yazınız.